11 // Yaşıyorsun

77 8 5
                                    


"Minjee teyze." Bir kaç saniye derin bir sessizlik çökmüştü. İçimde ki heyecanı durdurmaya çalışırken kapının açılma sesi gelmişti.
___________________________________________

İçimde ki heyecan durmak bilmezken gördüğüm kişi yanıltmamıştı, şuan tam karşımda Minjee teyze duruyordu. Yüzü o kadar çökmüştü ki sanki biri ölmüştü. Yoksa benim öldüğümü mü düşünmüşlerdi? Peki Siwoo neredeydi? O nasıl ? O da mı böyle çökmüştü? Ona geri dönücem diye söz vermiştim.

Gözlerimi Minjee teyzeye çevirdiğimde şok olmuşçasına bana bakıyordu, gözleri hızla dolmuş ve yaşlar akmaya başlamıştı bile. "Luna." Sessiz hıçkırıklarının ardından güç bela konuşmuştu. Onu bu halde görmek canımı çok yakıyordu, o bu haldeyse Siwoo kim bilir ne haldeydi. 

Luna olduğumu onaylayan bir mırıltı çıkarmış ve bende ona seslenmiştim. "Minjee teyze" Ona seslendiğimi duyduğunda gözyaşları daha da artmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlarken tek elini yumruk yapıp kalbinin üstüne vurmaya başlamıştı. Onun bu davranışları karşısında boğazıma sert bir yumru oturmuştu, genzim yanıyordu. En sonda onu bu halde görmeye dayanamayıp bende gözyaşlarımı salmış ve Minjee teyzeye koşarak sarılmıştım. Kalbine vuran elini tutup okşamıştım, ikimiz de karşılıklı hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk. "Luna, nerelerdeydin? Neden gittin? Neden uyandığını söylemedin?" 

Emin ol ki söyleyecektim ama hyung izin vermedi be teyzem. "Özür dilerim. Ben çok özür dilerim." diyebilmiştim sadece. Hem ne diyebilirdim ki?

Bir tane kadın girdi rüyama ve beraber yung'a gittik, orada bana kötü ruhları yakalayacağımızı ve diğer insanlardan daha güçlü olacağımızı söyledi. Bende kabul ettim. Sonra bunu kabul etmemin sonucu pat diye komadan uyandım ve avcıların yanına taşındım. Üstüne antrenmana gider ayak tek tokatla kötü ruh yakaladım.

Sizce inanır mıydı? Ben olsam inanmazdım, hatta 'delirmiş manyak' diyerek kafasına bir tane çakardım.

Ağlaması dindiğinde yavaşça birbirimizden ayrılmıştık. Elleri ile yaşlı gözlerini silip bana bakmıştı. "Sorun değil annem, sen hayattasın ya gerisi önemli değil." Minjee teyzem, annem öldükten sora yanımda olan kadın dı. Bu yaşıma kadar bana o annelik yaptı, babamdan kaçmak istediğim zaman hep ona sığınırdım. O benim oppamdan sonra ikinci limanım dı.

Kapının önünden geri çekilerek yol açmış ve beni içeri almıştı. Salona girerken durmuştum, çünkü bu zamana kadar Siwoo dan hiç ses yoktu. Bir şey mi oldu düşüncesi aklımı dürtüp duruyordu. Benim yüzümden başına bir iş geldiyse buna dayanamazdım. Normalde kapı çalar çalmaz yanımıza damlardı. Peki şuan neredeydi?

Durduğumu fark eden Minjee teyze bana dönmüş ve ne düşündüğümü anlamış olacak ki kafası ile Siwoo nun odasını gösterdi. "Senden haber alamayınca kendini odasına kapattı. İçeri girmeme bile izin vermiyor. Dün den beri ne bir şey yedi ne de içti." İşte bu hiç olmamıştı. Salak kafam, neden Motak hyung'u dinleyip te çocuğa haber vermedin ki? Ne vardı haber verseydin?!

Bu suçluluk duygusu içimi yerken kafamı sallayıp Siwoo nun odasına yönelmiş ve kapısının önüne geldiğimde de duraksamıştım. Elimi havaya kaldırıp kapısını tıklatmıştım. İçerden ses gelmeyince de yavaşça açıp içeri girmiştim. Perdeler kapalı olduğu için oda oldukça karanlıktı, kendisi ise yönünü duvara dönmüş öylece uyumuştu. Ya da uyuduğunu sanmamızı istiyordu, peki onun uyuduğuna inanmış mıydım?

Shifting NöbetimWhere stories live. Discover now