˙⊹𓏲5∘˙⊹˙

19 2 1
                                    

︎♥︎

"Hermione bir şans verebilirsin bence"

Ginny bıkkın bir sesle konuştuğunda artık onun bile beni anlamadığını fark ettim. Neden herkes ya çok tepkili ya da fazla tepkisizdi? Uğradığım zorbalığı veyahut aşağılamayı unutmamıştım. Ne kadar zorlandığımı ve baskı altında olduğumu ya da. O ise birden bire tavrını değiştirip beni baloya davet ediyordu.

Bu konunun beni fazla sıkmaya başladığını hissediyordum. Baloya sayılı gün kala beni hala kimse davet etmemişti. Malfoy ile gidersem nasıl karşılanırdı? Zorbam ile baloya gelmek kulağa biraz kötü geliyordu.

Gecenin bir yarısı olmuşken Ginny yarı uyanık beni ikna etmeye çalışıyordu. En sonunda uyuya kaldığını fark ettiğimde elimi yüzünün önünde gezdirdim. Gerçekten uyuduğunu anlayınca hayatımda bir ilki yapacaktım. Kural çiğnemek!

Odanın içinde çok daralmıştım. Karagöle gidip biraz temiz hava almak hiç fena olmazdı. Aslında bir nevi bu küçük odanın içinde beni sıkıştıran dertlerden kaçıyordum. Nasıl yapacağımı düşündüğümde kızların erkekler yatakhanesine girebildiği aklıma geldi.

Parmak uçlarımda yürüyerek odadan çıktığımda kapıyı sessizce kapatıp kendimi ortak salona attım. Erkekler yatakhanesine doğru ilerlerken kimse ile karşılaşmayıp sapık damgası yemeden günü tamamlamak istiyordum.

Kapıyı açtığımda karşımdaki kapılardan Harry'lerin yatakhanesine girip perdeleri kapalı yataklara göz gezdirdim. Tek tek perdeleri aralarken çorap ve peynir kokusu gelmesi ile kusmama ramak kalmıştı. Elimi ağzıma siper edip dayanmaya çalışıyordum.

Sonunda Harry'yi bulduğumda sandığını açıp altlara doğru baktım. Mor ve ince kumaşı bulduğum gibi kapıp geldiğim gibi sessizce geri döndüm.

Şişman hanımın portresini açarken üstüme pelerini atıp özgür bir kuş gibi bahçenin yolunu tuttum. Kural çiğnemek hep bu kadar eğlenceli miydi? Gerçekten hiç bu kadar rahat hissetmemiştim. Belki de nedeni bunu yaparken yanımda iki arkadaşımın olmamasıdır.

... Uzun ve sessiz bir yürüyüşün ardından karagöle ulaşmış ve etrafı iyice kolaçan edip pelerini üstümden atmıştım. Yüzüme vuran soğuk rüzgarla kendimi daha iyi hissetmiştim.

Çenemi ellerime yaslayıp oturduğum yerde öylece gölü izlerken kaç dakika orada kaldığımı bilmiyordum. O kadar huzurluydu ki bir an burada sabahlayacağımı düşündüm. Arkamdan gelen adım ve kırılan dal sesleri ile hayatımda hiç olmadığım kadar gerilmiş bir şekilde arkamı döndüm;

"Yakalandın Granger"

Gülümseyen Draco bana doğru gelirken içim rahatlamıştı. Yani normal şartlarda daha da gerilmem gerekiyordu. Oda yanıma oturduğunda üstündeki ince gömlekle üşüyüp üşümediğini merak etmiştim.

"Üşümüyorum, ama düşündüğün için teşekkürler."

Bana sırıtarak baktığında nereden anladığını fark etmek çok uzun sürmedi. Gömleğine baktığımı fark bile etmemiştim. Hiçbir şey demeden önüme döndüğümde göle bir taş fırlattı. Taşın düştüğü yerdeki su dalgalanıp sıçrarken beni dürttüğünü hissettim ne diyeceğini dinlemek için ona döndüm;

"Sende atsana iyi gelir."

Nedense içinde şefkat barındıran bir bakışla bana bakıyordu. Darlanıp dışarı çıkma sebebim beni burada da bulmuştu. Bundan memnun olup olmadığımı bilmiyorum. Elindeki taşı alıp kolumu iyice arkaya doğru uzattığımda dikkatle beni izliyordu.

En sonunda fırlattığımda taş ayak ucuma düşerken sesli bir kahkaha patlatması ile bende gülmeme engel olamadım. Hala aynı volümde gülemeye devam etmesiyle ona küçük bir yumruk attım;

"Kes şunu!"

Güldüğünü görmek sinirli yüzümün anında yok olmasına sebep oluyordu. En sonuda gülmesini durdurduğunda özür diler gibi bana bakıyordu. Az önce taşı atmadan önce dikkat etmesem de 'iyi gelir' demesi moralimin bozuk olduğunu anladığı anlamına geliyordu.

Ona bakıp tam konuşacakken yine zihnimi okumuş gibi cevap vermişti;

"Moralinin bozuk olduğu çok belli... "

Boğazını temizleyip gözlerini kaçırdığında yine ne söyleyeceğini merak etmiştim;

"...İstersen anlatabilirsin"

Göle doğru bakarken ona ne diyeceğimi düşünüyordum. 'Kafamı karıştırıyorsun ve bu yüzden daralıp buraya geldim' diyemezdim. Olabildiğince doğal bir şekilde anlatmaya başladım;

"Sadece, konu sensin"

Bana baktığında bunu bildiğini tahmin etmiştim. Şaşırmış gibi yapmaya çalışsa da asla başaramıyor, küçük bir çocuk gibi kaşlarını çatıyordu. Susmayı sürdürmesiyle konuşmaya devam ettim;

"Sana güvenmiyorum, ve kimse beni bu konuda anlamıyor. Ya çok tepkili ya çok tepkisizler neden herkes normalmiş gibi davranıyor sen bir zorbaydın ve..ve.."

Sinirimin bozulması ile gözlerim dolarken lafım yarıda kalmış ve sadece kafamı başka tarafa döndürmekle yetinmiştim. Aptal olduğumu düşünecekti kim böyle birşey için ağlardı ki? Gözlerimi hızlıca silip tekrardan ona döndüğümde fevkalade üzgün görünüyordu.

Onu üzdüğüm için kendimi yumruklamak istesemde bu imkansızdı. Elime değen soğuk el ile ona bakarken söyleyecek çok şeyi varmış ama söyleyemiyormuş gibi duruyordu.

Birkaç dakikanın ardından eli artık o kadar soğuk gelmiyordu. Hatta güzel bile hissettirirken bana bakarak konuştu;

"Sen haklısın. Ben bir aptalım bunu sana yaptığım için, beni istediğin kadar aşağıla buna müsaade edeceğim"

Şuan bulunduğumuz durum o kadar tuhaf ve garipti ki. Acaba o snitchi bana vermese şuan nerede olurdum? Muhtemelen ikimizde el ele tutuşmak yerine yatakkarımızda olurduk. Elini daha sıkı kavramamla bana bakması için ona odaklandım;

"Sen söyle Draco, sana bir şans vermeli miyim?"

「𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐋𝐢𝐤𝐞 𝐀 𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐒𝐨𝐧𝐠」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin