51.BÖLÜM

3.5K 149 171
                                    

Medya:Giray.

!!!!!Oy ve satır arası yorum Unutulmuyor!!!!!


Hayatım çok mu boktandı?Yoksa ben mi çok saçma kararlar veriyordum?İşte ben bu ikilem içinde kalarak hiç bir şeyi yoluna koyamıyordum.Anladığım tek bir şey var Ada Demir ve ya Ada Bolat olmak arasında sadece bir fark vardı.O da Güçtü...

İşte ben bu gücü bile seçtiğim de,hayatımda sadece değişen bir yanım olmuştu.Peki ben her zaman seçimlerimde kalbimi dinlemeyi ne zaman değiştirecektim?Kaybetme mi belki de hep yanlış karar vermemi sağlayan şey kalbimi dinleyişimdi.

Güç insana iradesini şaşırttırıyor.Kendini kaybettriyor belki ama yine de kendini hatırlamanı sağlayan noktalar bırakıyor hayatının parçalarına.

Canlanan ruhum her zaman darbe alacak ya da zarar görecek elbet bir yer buluyor ve fakat bunlar iyileşmeden yaralarına başkalarını ekliyordum.Kaderim buymuş demek istemiyorum çünkü çok iyi biliyordum ki kaderim bu değildi.

Ben çabalamaktan vazgeçmemiştim, savaşmıştım.Ama hemen mutlu olmak imkansızmış işte.Demek ki sınavlarım hala bitmemiş.Savaşım hala son bulmamış.Ve son bulduğu gün,işte o gün ruhum tekrar canlanmak yerine kendine yepyeni bir sayfa açacaktı.Yarasız, hüzünsüz,musmutlu bir sayfa olacaktı bu.

Baktığım yalanlar dolu olan bu ev,ne yazık ki benim yuvamdı.İşte asıl zarar gördüğüm yer burasıydı.Yuva dediğim yer ne ara bana yabancı olmuş,arkamdan dönen dolaplar ve entrikalı olayların döndüğü bir yer olmuştu?

Gökyüzüne baktım ama kızım yoktu. Parlamıyordu.Gündüz onun ışığını kapatmıştı.Parlamasına engel oluyordu. Giray'ın yalanları ile parlayamayan gözlerim gibi.

Belki de kızım şuan daha mutludur.Böyle bir yaşam içine gelmesini istemezdim.Bu onu istemeyişim değildi.Ben daha İzmir'i koruyamıyordum.Yıldızı'mı nasıl koruyacaktım.

Yavaş adımlarla içeriye girdim.Giray'ı anlayacak bir nokta arıyordum ve fakat bulmak çok zordu.İhtimaller o kadar azdı ki yok gibiydi.

Boran,içeriye girdiğimde az çok bir şey olduğunu anlamış olacak ki bana garip garip bakıyordu.Yüzüne bile bakmadan ön bahçeden terasa geçtim ve banka oturup gökyüzünü izledim.

Yalan dolu sahte yüzler görmek istememekte haklı olduğumu düşünüyordum.Asıl aklıma takılan babam nasıl bu işe girmişti?Nasıl bana yalan söylemeyi kabul etmişti.Neden?

Ama gerçekten artık bir şeyleri öğrenmek bile istemiyordum.Çünkü yorulmuştum. Kalbimin kırılmasından her zaman bir umuda tutunup onun hüzünle sonuçlanmasından bıkmıştım...

Yüzüme çarpan soğuk rüzgar saçlarımı karıştırmıştı.Tıpkı aklım gibi.Bazen ne düşünüyordum biliyor musunuz?

Evrenin de benim gibi acı çektiğini.Benim için yas tuttuğunu,benim için üzüldüğünü fakat kaderin önüne geçemediklerini düşünüyordum.

Burnum soğuk rüzgara tepki olarak kızarmıştı.Peki ben olanlara tepkimi nasıl verecektim?Hiç bir şey yapmayacaktım. Yıkıp dökmek yerine bekleyecektim.
Aşık olduğum adam bu yalanı daha ne kadar fazla ileriye götürebilir onu düşünecektim.

Aydın işini de en kısa zamanda bitirecektim ve bunun içinde çok güzel planlarım vardı.

Plan yapıp kendilerini zeki zannetmeye devam etsinler.Ama hala Ada Demir'i tanamamış olmaları çok acı vericiydi.

İlk yapmam gereken birinden yardım almak olacaktı.Ve aklımda tek bir kişi vardı.
Kuzey...

Telefonumu cebimden çıkardım ve Kuzey'i aradım.

TÜRKÇE HOCAM|YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now