Bölüm 12

218 21 4
                                    

LYDİA

Cisimlendiğim yer küçük bir kasabaydı. Burda yasal olmayan yollarla aldığım küçük eve doğru ilerlemeye başladım. Yolda giderken Martha yolumu kesti ve "Tanrım Emily! Uzun zamandır yoksun senin için endişelenmiştim!" dedi.

Yaşlı Martha satın aldığım evin sahibi ve sevecen bir muggle. Ona gülümsedim ve "Üzgünüm Martha. Yeğenim ile biraz vakit geçiriyordum." dedim. Evi sahte bir muggle kimliği ile almıştım ve bu kasabadaki insanlar beni Emily adında bir kadın olarak tanıyordu.

Gülümsedi ve "Tanrım ne güzel! Bir yeğenin olduğunu bilmiyordum."dedi. "Aslında uzun zamandır görüşmüyorduk." dedim "O zaman senin adına sevindim." dediği zaman "Teşekkürler Martha sonra görüşürüz" dedim ve ordan ayrıldım.

...

Eve girince kendimi direkt salondaki koltuğa attım. O kadar yorulmuştum ki gözlerimin kapanmasına engel olamadım.

HOGWARTS

Sabah olunca Harry hızla kalktı ve diğerlerini uyandırmadan Hagrid'in yanına gitti.

HARRY'NİN ANLATIMINDAN 

Hagrid ile Lydia halamın nerde oluğunu bilmiyordum. Ve bunu hakkında konuşabileceğim tek kişi sanırım Hagrid. 

Hagrid'in kulübesinin kapısını çalınca Hagrid elinde fırın eldiveni ile kapıyı açtı."Oh Harry! Bende tam yahni yapmıştım. İçeri gelsene."dedi Hagrid. Kafa sallayıp içeri geçtim. Ardından konuşmaya başladım "Hagrid... aslında sana Lydia halamın nereye gittiğini bilip bilmediğini sormak için gelmiştim..."dedim.

Hagrid elindeki eldivenleri çıkarıp sandalyeyi çekip oturdu. Ve Hagrid "Aslında... bilmiyorum ve bir fikrim yok." dedi. Bu beni biraz strese sokmuştu onun zarar görmesini istemiyordum. Ailemden geriye kalan tek kişi o...

Ben bunları düşünürken Hagrid "Ama bilebilecek birini tanıyorum..." dedi. Heyecanla ona döndüm ve "Kim!?" dedim. Hagrid biraz yerinde kıpırdandı ve "Profesör Snape..." dediği zaman kaşlarımı çattım "Ne!?" dedim şaşkınca.

Profesör Snape' in halam ile ne işi olabilir ki? Diye düşünüyordum ki Hagrid "Öğrencilik yıllarından beri oldukça yakındılar ta ki o olaya kadar..." dedi.

"Ama Snape babamdan nefret ediyordu. Nasıl halamla anlaşabilir ki?" dedim Hagrid omuz silkti ve "Aslında Lydia ile James pek anlaşamıyordu. Lydia Severus'u olabildiğince korumaya çalışıyordu."dedi.

Harry kaşlarını çatıp "Neyden?" diye sordu. Hagrid gergince "Çapulcular'dan... şey onlar ve profesör Snape pek anlaşamıyordu. Profesör Snape'e pek de hoş olmayan şakalar yaptılar... ve Lydia... her zaman profesör Snape'i onlardan korumak için öne atıldı." dedi.

Şaşırmıştım "İyi de ne tür şakalar yapmış olabilir ki?" dediğim zaman Hagrid tedirgince "Bence bunları benimle konuşmamalısın..." dedi. Kafa salladım ve "O zaman sanırım profesör Snape'in yanına gitmem gerek."dedim.

Hagrid kafa sallayıp "Görüşürüz Harry." dedi "Görüşürüz Hagrid" dedim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

...

Hızla iksir sınıfına doğru gittim. Kapıyı çaldım ve cevap beklemeden içeri girdim. Profesör Snape beni görünce kaşlarını çattı ve "Potter anlaşılan saygı denilen kavramı öğrenmemekte oldukça ısrarcısın." dedi.

Onun bu dediğine takılmadan "Lydia halam nerde biliyor musunuz?" dedim. Kaşlarını çattı ve "Sen neyden bahsediyorsun Potter?" dedi .

"Ne dediğimi duydunuz profesör." dedim.

Duruşunu dikleştirip "Nerde olduğunu bilmiyorum ama onu azıcık bile tanıyorsam yakında seninle iletişime geçer zaten" dedi.

Bunu biliyordum ama yinede onun hakkında endişelenmekten kendimi alı koyamıyorum. Voldemort dışardayken onun da yalnız başına dışarda olma düşüncesi beni tedirgin ediyor.

O ailemden kalan tek kişi ve ona zarar gelmesinden korkuyorum.

Ben bunları düşünürken profesör Snape bir anda "Lydia kendi başının çaresine bakabilecek biri Potter. Şimdi sınıftan çık yapıcak işlerim var." dedi

Başımı salladım ve sınıftan çıktım. Lydia halam ... profesör Snape'in bile gücünden şüphe etmediği ( ve kolay kolay kimseyi övmez veya güçlü olduğunu söylemez) biri.

Onun ne kadar güçlü olduğunu zaten şimdiye kadar yakaladığı ölüm yiyenlerden bile tahmin edebilirim zaten...

Umarım sağa salim bana ulaşır... onu Ron ve Hermione ile tanıştırmak istiyorum. Eminim çok iyi anlaşırlar.

Ve bize büyü konusunda bazı tavsiyeler verebilir. Bu sayede Voldemort'un karşısına daha güçlü çıkabilirim...

...

Bahçeye çıktığımda Hermione ve Ron'u gördüm. Yanlarına gidip selam verdim.

Hermione "Harry neredeydin sabahtan beri seni arıyorduk?" dediği zaman biraz tedirgin olmuştum onlardan bir şeyler saklamayı sevmiyordum.

Ama halama söz vermiştim ve sözümü tutacaktım.  "Önemli bir şey değil hadi gidelim bugün diğer okullar gidiyor onları kaçırmak istemeyiz!" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak.

Hermione bana dik dik bakıp iç çekti ve "Tamam... hadi gidelim." dedi. Hep beraber ilerlemeye başladık...

...

Biraz daha ilerledikten sonra gördüğümüz kalabalık ile adımlarımızı hızlandırdık. Hermione Krum'un yanına gitti ve Ron da Delacour ve kardeşinin yanına gitti.

Ben ise sadece uzaktan onları izliyordum. O sırada arkamdan biri geldi ve "Hey Potter!?" diye seslendi.

Arkamı dönünce bunun Cedric olduğunu gördüm. "İyi misin?" diye sordu kafamı aşağı yukarı salladım ve "Sen?" diye sordum.

"Bende oldukça iyiyim. Sadece herşeyin yolunda olduğundan emin olmak istedim." dedi. Ona dönüp "Şimdilik herşey yolunda... yani sanırım." dedim.

Cedric vedalaşan öğrencilere döndü ve " Kim olduğunu bilirsin sen geri döndü... ve insanların buna inanacağını- daha doğrusu inanmak istiyeceklerini sanmıyorum." dedi

Bende vedalaşan öğrencilere döndüm ve " Evet inanmak istemiyecekler ama eninde sonunda görücekler..." dedim.

Kafasını sallayarak beni onayladı ve "Dumbledore şimdi ne yapıcak sence?" dedi "Bilmiyorum... ama ne olursa olsun 'Onu' yenicez" dedim.

"Umarım..." dedi. Ve arkadaşları onu çağırınca gitti. Bense okulların yavaşça ayrılmasını izlerken yanıma Hermione ve Ron geldi.

YAZARIN ANLATIMINDAN

Ron "Sizce Hogwarts'ta sakin bir senemiz geçecek mi?" diye sordu alayla. Hermione ve Harry Ron gibi alayla "Hayır!" dedi aynı anda.

Ron "Bende öyle düşünmüştüm. Zaten birkaç ejderha olmadan hayat neye benzerdi ki?" dedi yine alaylı bir tavırla.

Ardından Harry ile birkaç adım attılar ve Hermione'un gelmediğini fark edince arkalarını döndüler. Hermione "Her şey değişecek değil mi?" diye sorunca Harry ve Ron ona yaklaştı.

Harry elini Hermione'un omzuna koydu ve dostca sıvazlayıp "Evet." dedi ve kafasını sallayıp hafif bir tebessüm etti. 

Hermione da onun gibi kafasını sallayıp tebessüm etti. Ve ardından birlikte ilerlemeye başladılar. Hermione "Bana bu yaz yazacağınıza söz verin. İkiniz de!" dedi.

Ron "Ben yazmam yazmıyacağımı biliyorsun!" dedi alayla. Hermione kafasını Harry'ye çevirdi ve "Harry yazacak,değil mi Harry?" dedi.

Harry "Evet hem de her hafta!" dedi alayla. Üçü de gülümsedi ve yavaşça ilerlediler.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 15 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

All's fair in love and warWhere stories live. Discover now