Bölüm 4

412 28 9
                                    

Lydia kafasını dağıtma ihtiyacı olduğu için bir yürüyüşe çıkmıştı ve o sırada baykuşu gelip ona mektubu verdi ve gitti. Lydia zarfı açıp okumaya başladı;

/Sevgili L.A.P

Uzun zamandır seni arıyordum ama bir anda böyle bir mektup göndermeni de beklemiyordum. Ben iyiyim umarım sende iyisindir. Yardım isteğine gelirsek bildiğim bir yol var ama şimdi gelmenin pek sırası olduğunu sanmıyorum saldırı kesinleşmeden gelip yakalanma riskin var. Bu yüzden ilk görev olduğu gün gelmen daha doğru olur. İlk görevin tarihini ve görev hakkında ki bilgileri mektubun aşağısına yazdım kendine dikkat et.

Sevgilerimle S.S./

Mektubu okurken yüzümde oluşan tebessümden kurtulmamı sağlayan şey ilk görevin ejderhalar olmasını okumamdı. Ciddi olamazlardı öyle değil mi? Bu resmen çocuklara ölüm kalım savaşı yaşatmaktı.

İç çektim ve tarihe baktım. Bugün yola çıkıp yavaş yavaş gidersem gayet rahat bir şekilde oraya zamanında varırdım. Tanrım sanırım bir şeşe bana yetmiycek diye geçirdim içimden ve domuz kafasına gidip 5 şişe ateş viskisi alıp yolumu Hogwarts'a çevirdim.

...

İLK GÖREVİN OLDUĞU GÜN

O lanet geçitten çıkıp görevin olacağı yere geçtim oldukça büyük bir sahaydı ve tiribünlerin altında gizli bir yere geçtim ve bir delikten olanları izlemeye başladım. 

3 büyücü de yarıştıktan sonra sıra Harry'e gelmişti ve daha şimdiden az daha yanıyordu.Ejderha onu çok pis hırpalıyordu karışmamak için kendimi zor tuttum. Ama karışmama  gerekiyordu bu kutsal bir turnuvaydı fakat ölüceğini düşünürsem hemen müdahale edicektim.

Ben olanları izlerken bir anda bir süpürge saha uçtu ve Harry süpürgeye binip uçmaya başladı. Ardından ejderhada zincirlerinden kurtulup uçmaya başladı Harry'i takip ediyordu. O zaman onu göremediğim için daha çok endişelenmiştim.Ve bir anda ortaya çıktıve yumurtaya doğru uçup yumurtayı aldı.

İlk görev bittikten sonra herkesin tiribünleri boşaltmasını bekledim. Görünürde kimse kalmayınca çıktım ve arkamdan bir anda gelen sesle asamı doğrulttum. Bu Severus'tu asamı hemen indirip kafamda ki pelerini açtım.

Severus gerçekten ben olduğuma inanamıyormuş gibi önce iyice yüzüme baktı ve beni kendine çekip sarıldı bende ona karşılık verdim.Ayrıldık ardından yıllardır görüşmediğim ve kalan son arkadaşıma baktım. Oda bana bakıyordu ki gözü boynuma kaymıştı boynumda ne kadar kapatmaya çalışsam da kapanmayan bir yanık izi vardı.

Ve bana sert bir şekilde bakıp "Nasıl oldu bu?" dedi kaşları oldukça çatılmıştı ona gülümseyip omuz silktim ve "Kendimi ölü gibi gösterdiğim gün oldu " dedim bana bakıp "Kendini mi yaktın? Sorumsuzca!"dedi gülümsedim ve ona o gün olanları anlatmaya başladım;

1980 JAMES VE LİLY POTTER'IN ÖLDÜĞÜ GÜN

Lydia Karanlık Lord'un onları ve küçük oğulları Harry'i öldürmeye çalıştığını öğrendiği zaman elinden geldiğince hızlı bir şekilde onların evine gelmişti. Eve geldiğinde kapının açık olduğunu gördü içeri girdiği zaman hızla merdivenlere yöneldi.

Orda görmüştü işte abisinin yerde cansız yatan bedenini... gözleri dolmuştu yere eğildi ve bir umut onu dürttü "James..." diyebilmişti sadece ve gelen çığlık sesi ile hemen abisinin cansız bedenini orda bırakıp hızlıca sesin geldiği yere gitti. 

Yerde Lily Potter'ın cansız bedeni vardı. Kız önünde ki pelerinli adama döndü asasını küçük Harry'e uzatmıştı adam ama kızın gelmesi ile asasını indirdi ve bakışlarını kıza çevirip "Demek geldin Ava"dedi Voldemort. Kız dolu gözlerle asasını kaldırıp karşısında ki adama doğrulttu.

Voldemort kahkaha attı ve "Bunu yapamazsın Ava bunu yapamayacağını ikimizde biliyoruz."dedi kız gözlerini yumdu bunu yapması gerektiğini biliyordu ama o gücü bulamıyordu kendinde adam kızın yüzünde ki ifadeyi görüp "Demiştim." dedi.

 Asasını küçük Harry'e doğrulttu. Kız o an Harry'nin ona olan bakışlarını görüp ani bir hareketle öldüren laneti yapıcak olan Voldemort'un asasını tuttu ve bir patlama gerçekleşti kız hissettiği acı ile bir çığlık atıp gözlerini yumdu. Çocuğu kurtaramadığını düşünürken gelen ağlama sesi ile kolunun acısını unutup çocuğa baktı.

Yaşıyordu! Ama Voldemort'dan eser yoktu yerde sadece pelerini vardı ama kendisi yoktu. Kız koluna baktığında elinden boynuna kalan olan kısmın yandığını gördü canı çok acıyordu ama bu acı sadece fiziksel değildi yere çömüp ağlamaya başladı. 

Ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu ama biliyordu ki Voldemort ölmemişti ve hortkulukları sayesinde elinde sonunda geri gelicekti. Genç kız beşiğe yaklaşıp tek eli ile küçük Harry'i kucağına alıp çocuğu sakinleştirdi sonra beşiğine geri koyup kafasında ki yara izine baktı lanetli bir yara izi olduğunu düşündü ama elinden hiçbir şey gelmiyeceğini biliyordu.

Çocuğun kafasına bir öpücük bıraktı ve "Bu şekilde tanışmak istemezdim Harry. Ama şartlar bunu gerektirdi. Sana söz veriyorum seni koruycam ve sana zarar vermek isteyen insanları senden uzak tutucam."dedi bir süre düşündükten sonra "Ama bunu hem seni büyütüp hem seni koruyarak yapamam belki sen beni tanımıyacaksın ama sana söz veriyorum seni gölgelerden koruyacağım."dedi.

Çocuk sanki ne dediğini anlamış gibi kollarını ona uzatıp tekrar ağlamaya başladı. Kız dolu gözlerle ona baktı ve son kez başına bir öpücük bırakıp ordan uzaklaştı.

...

Kız ailesinin evinden ayrıldığı gün aldığı eve gidip o evi yaktı ve kendini ölmüş gibi gösterip karanlıkta Lordunun intikamını almak için Harry'i öldürmeye çalışan ölüm yiyenleri öldürmeye veya azkabana yollamaya başladı.

1994 GÜNÜMÜZ

Hikayeyi dinleyen Snape bir süre sessiz kalmıştı ve kızın elini tutup eldivenlerini çıkarttı. Gördüğü yanık izi ile yüzünü buruşturdu biliyordu ki bu iz iksirlerle veya bir büyü ile hallolacak bir şey değildi. Kız adamın yüz ifadesine bakıp burkukça tebessüm etti ve "Mide bulandırıcı ve çok çirkin öyle değil mi?" dedi.

Adam kafasını hayır anlamında salladı ve kızın eli sıkıp "Böyle bir yara eminim canını çok yakmıştır ama sen buna rağmen öyle zor bir karar almayı başardın. Senin yerinde başkası olsaydı o asayı tutmayı geç onun karşısına çıkmaya bile cesaret edemezdi ama sen hem onun karşısına çıktın hem de o çocuğu korumak için öyle büyük bir karar aldın ve de bu acıya katlanarak onu korumaya devam ettin. Hem de daha 16 yaşında bile değildin."dedi.

Kız adama sarıldı ve "Teşekkür ederim..." dedi fısıltılı bir sesle. 

All's fair in love and warWhere stories live. Discover now