Bölüm 2

460 32 0
                                    

Kalmak için ayırdığım yere gitmiştim. Odaya çıkıp tekli koltuğa oturmuş yapmam gerekeni düşünüyorum kimliğimi açıklamadan Hogwarts'a giremezdim gerçi açıklasam bile beni almama ihtimalleri vardı. İç çekip dışarıyı izlemeye başladım Hogwarts'ın içinde bir çok gizli geçit vardı sonuçta dışarı çıkan bir geçit vardır eminim ama bulmak çok sıkıntı.

Zamanım kısıtlı sonuçta ne zaman saldırıcaklarını bilmiyordum ama onu tanıyorsam büyük ihtimalle son görevde saldırırdı. Belki de güvenebileceğim biri ile iletişime geçmeliyim ama hem Hogwarts'ın içinde hem de beni ifşalamıycak kim var ki?

Sanırım tek çarem Severus Snape... onunla yıllardır görüşmüyordum ama ben kaybolduktan sonra uzun bir süre beni aradığını biliyorum hatta neredeyse yakalanıcaktım .

1975

Hogwarts'a gelmiş büyük salonun önünde bekliyordum James dördüncü senesinde olduğu için büyük salonda bekliyordu. Ben kendi halimde düşüncelerime dalmışken kapılar açılmaya başladı ve biz içeri girdik Dumbledore olduğunu anladığım adam konuşma yaptıktan sonra birinci sınıfları sırayla binalarına yerleştirdiler.

"Lydia Ava Potter!" sıra bana gelmişti göz ucuyla James'e baktım ve ilerlemeye başladım. Sandalyeye oturdum ve seçmen şapkayı kafama koydular beklemeye başladım. Şapka konuşmaya başladı "Hmm... bir Potter ha."dedi ve beklemeye devam ettim "Cesursun ama bir Gryffindor değilsin... zekisin ama Ravenclaw değilsin... yardım sever ve hoş görülüsün ama bir Hufflepuff değilsin... bu güç tutkusu ve sivri zeka... SLYTHERİN " dedi.

Kafamı hemen James'e çevirdim bana kaşları çatık bir şekilde bakıyordu ve bir anda kafasını çevirdi. Kalkıp Slytherin masasına doğru ilerledim bana yer açtılar ve oraya oturdum yanımda ki çocuk "Potter'ın kardeşinin ondan zeki olucağını kim bilirdi" dedi kafamı çevirip ona baktım ve bana elini uzattı "Severus Snape"dedi bende karşılığında elini sıkıp gülümsedim "Lydia Potter" dedim. 

1994

Aklıma dolan hatıralar ile bir iç çektim Severus ilk başta benle James'in planlarını öğrenmek için konuşmaya başlasa da daha sonrasında bana James'ten çok abilik yapmıştı. Sanırım onunla konuşmam ve beni bir şekilde Hogwarts'a sokmasını söylemem lazım.Koltuktan kalkıp üstümü değiştirdim ve ardından yatağıma geçip uyumaya çalıştım.

O GÜN DAHA ERKEN SAATLERDE HOGWARTS'TA DUMBLEDORE'UN ODASINDA

Albus Dumbledore önündeki belgeler ile ilgilenirken kapının çalmasıyla kafasını kaldırıp "Gel" dedi. Ardından içeri Severus Snape girdi ve "Beni çağırmışsınız profesör" dedi  Dumbledore kafasını salladı ve "Seninle konuşmam gereken bir şey var Severus" dedi Snape "Dinliyorum" deyince ihtiyar adam konuşmaya başladı "Uzun zamandır biri gölgelerde ölüm yiyenleri ölüm yiyenleri öldürüyor veya yakalanmasını sağlıyor."dedi.

Severus "Bunu zaten biliyorum profesör" deyince yaşlı adam konuşmaya devam etti "Sanırım bu kişinin sonunda kim olduğunu tespit etmeyi başardım" dedi bunu duyan Snape kaşlarını çatıp dinlemeye devam etti "Bu kişi Lydia Ava Potter" deyince Snape "Bu imkansız Lydia uzun zaman önce bir yangında öldü ondan geriye sadece külleri kaldı" dedi hüzünlü bir şekilde.

Buna karşılık Dumbledore "Hepimiz öyle sanıyorduk ama geçen şüphelerime yenik düştüm ve bir araştırma yaptım ve bayan Potter ile bire bir aynı gözüken bir kadının bir otele girdiği görülmüş." dedi 

Severus olduğu yerde kala kalmıştı yıllarca aramıştı Lydia'yı ölmediğine inanmıştı ama bulamamıştı onu ve şimdi tam öldüğünü kabullenmişken onun yaşıyor olabileceğini öğrendi. Snape" Bu mümkün olabilir mi profesör?" dedi.

Severus'un gözünde uzun zaman sonra ilk defa bir parıltı gören Dumbledore kafa sallayıp "Olabilir ama şuan nerede bilemeyiz ama merak etme eğer yaşıyorsa onu bulucaz" dedi Albus okul zamanlarında Severus'un James'den o kadar nefret ediyorken Lydia'yı o kadar koruyup kollamasına anlam veremiyordu ama ikisin bir birlerini abi kardeş gibi görüp davrandığını ve bir birlerini koruduğunu bildiği için mutluydu çünkü genç Lydia'nın Slytherin'e seçilmesinden sonra abisin davranışlarının değişmesi ve ona zorbalık yapmasını bu şekilde atlattığını biliyordu.

All's fair in love and warWhere stories live. Discover now