BENİMSİN 9. Bölüm

1.1K 40 69
                                    

Çaresizliğin ortasında, ihtimalsiz kalmış bir kurtuluş arıyorduk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çaresizliğin ortasında, ihtimalsiz kalmış bir kurtuluş arıyorduk.
Peki ya, biz olmayan ihtimali nasıl kovalıyorduk?

Dedem ahırın arkasındaki at arabasının yerinin değiştiğini anlamıştı. Gözünden hiçbir ayrıntı kaçmıyordu. Bana sorulan soruyla birlikte dilim tutulmuştu. Verecek bir cevap aradım. Hızlı olmam gerekiyordu. Yalan söylediğimi hissederlerse başıma daha kötü şeyler gelebilirdi. Ama aklıma herhangi bir cümle gelmiyordu.

Hani en çok konuşmanız gereken anlarda, aklınıza hiçbir kelime gelmez ya.. Şuan tam da o durumdaydım. Dedem benden cevap gelmedikçe öfkelendi. O öfkelendikçe ben daha da tutuldum. Geri dönülmez bir yola girdim çaresizce.

"Sen nasıl olur da benim lafımı çiğnersin?! Hiç ataya saygı da kalmamış! Ben demedim mi at arabasını kullanmayacaksın diye! Kaç defa yakaladım seni!! Nasıl bir edepsizlik bu!! Senin neyine araba kullanmak!!"

Dedem hem bağırıyordu, hem de elini yemek masasına vuruyor ve gürültü çıkarıyordu. İliklerime kadar korku sarmıştı bu gürültüler. Öyle çok sinirliydim ki...

Sinirini dedem bağırarak atıyordu ama ben sesimi yükseltemezdim. İçime atmak zorundaydım. Öyle saçma bir şey için aşağılanıyordum ki, sinirlenmemek elde değildi. Dişlerimi sıktım. Çığlık atıp "yeter!!" dememek için çok zor duruyordum.

Dedem bana seslendi.

"Kalk gel buraya.."

Hayır... Lütfen ne olur ya.. Bu yaşımda dayak yemek istemiyorum. Dedem beni kahretsin ki yanına dövmek için çağırıyordu. Lanet adamın yatacak yeri yoktu. Ondan nefret ediyordum. Ayaklarım istemeyerek beni dedemin yanına sürüdü. Ne yapacaktı kim bilir..

Yanına yaklaştım. Neden mi gittim yanına?

Daha önce çağırdığında gitmedim diye daha çok sinirlenmişti. Başıma gelecekleri aza indirmek için kahrımdan öle öle dedemin yanına adımlayıp durdum.

Suratıma indirilen tokatla olduğum yerde yere yığıldım. Bu kadarını artık bünyem kaldırmıyordu. Küçükken de dövülüyordum ama, artık çok daha fazla canımı yakıyordu. Çünkü şimdilerde sadece canım değil, yüreğim de acıyordu. Yerden kalkmaya pek niyetim yoktu. Yeni bir darbeye hazır değildim. Gözyaşlarımın, halı desenine damlayışlarını izlerken, bulunduğum yerden ışınlanmak ve Akman'ın sıcak kolları arasında olmak istedim. Bir an gözlerimi kapattım ve Akman'ı görmeye çalıştım.

Tam o sırada ipek gibi yumuşak ve narin saçlarımın acımasızca çekildiğini hissettim. Ağzımdan bir çığlık firar etti. Ağlamalarım arasından feryat ediyordum. Bir sorun vardı heyhat.. Evdeki onca insanın arasında, sesimi yalnızca ben duyuyordum. Kimse engel olmuyordu. Babam, annem, yengem, amcam.. Yüzlerine tiksinerek baktım. Onlar da bana çok acıyormuş da, canımın yandığını çok derinden hissediyormuş gibi yalandan bir üzüntü yerleştirdikleri meymenetsiz surat ifadeleriyle bakıyorlardı.

KAHIRWhere stories live. Discover now