15.Bölüm

409 323 5
                                    

Bu şarkıyı Eylül koymamı istedi.

Seni bu sessizlikler aldı benden🌼

Bölüm şarkısı: 
Kendimden Hallice: Rakı içmeyi bilmesen tanışabilir miydik?

Eylül'den
Herkes birbirine öldürücekmiş gibi bakıyordu. Ben kartala, kartal Güle, Gül Candara, zincirleme yani. Gül'ün yaptığı şeylerden sonra apar topar o evden de çıkmıştık. Kartalların başka bir evi varmış oraya geldik. Candarın, Kartalın, Zagorların falan ortak eviymiş burası.

Buraya geldikten sonra haberler, telefonlar üst üste geldi. Selma hanım bayılmıştı neden hanım dediğimi bilmiyorum çünkü Kartal da hanım diyordu annesine. Babası dünden razıydı bir nikah kıysınlar diye haber göndermişti.

Adama bak benim gönlüm var mıydı acaba oğlunda. İç sesim devreye girdi var tabiki kimi kandırıyorsun dedi doğru vardı ama her doğru her yerde söylenmezdi:)

Kartal telefonu kapatıp "tamam hallettim" dedi. Kıyamam geldiğimizden beri telefonda insanlara durumu izah etmeye çalışıyordu. "Zahmet olmazsa bana da açıklar mısın artık şu saçmalığı" dedim. Ben sözümü bitirir bitirmez Gül araya girdi "evettt açıkla" dedi. Gül bunu der demez Kartal kafasına yastık fırlattı ama Candar hemen tutmuştu.

"Sen sus lan salak başımıza senin yüzünden geldi bunlar" dedi Kartal. Gül sadece başını eğdi anladığım kadarıyla her ailede abi kardeş ilişkisi aynıydı. "Ben seni kaçırmadım" dedi Kartal. Ben kaşlarımı çatınca "yani kaçırdım ama o anladığın amaçla kaçırmadım sana zarar gelmesin diye kaçırdım" dedi.

"Sanane lan bana zarar gelip gelmemesinden" dedim. "Ne demek lan sanane demek ki önemsedim aldım getirdim buraya" dedi kartal. Candar en son dayanamayıp eliyle masaya vurdu "yeter lan baştan anlatın şu olayı bizde ne yapılması gerekiyorsa yapalım" dedi.

Kartal konuşmaya başladı "anlaşılmayacak bir şey yok abi bizim okulun oradaki avm de arkadaşıyla oturuyordu hanımefendi. Bana bir anda fotoğrafı geldi bende oranın yakınlarındaydım zaten, o sinirle gidip kolundan tutup çıkardım ordan. Eve getirdim ama gül hanım sağolsun akrabalar kaç gram altın taksak diye konuşuyorlar" dedi.

Bu dediği komiğime gitmişti ama "seni niye benimle tehdit ediyorlar ki" dedim. Anlamıştım ama salağa yatmak en iyisiydi "askerlik arkadaşı olduğumuzu öğrenmişler Eylül devreni öldürürüz dediler bende o yüzden seni kurtarmak gibi bir hata yaptım" dedi.

Candarla Gül kendilerini tutamayıp sırıtmaya başlayınca bende koluna vurdum bir tane Kartalın. "Bari arkadaşımı da kaçırsaydın o tek kaldı" dedim. Mehmet bu dediğime inanamıyormuş gibi "hasbinallah" dedi Candar da gülerek "arkadaşın şu Şeyda mı bizim Hüseyin kılıklı olan" dedi. İşte damarıma basmayacaktı "ne varmış Hüseyin'de hepinizden daha kibar daha komik" dedim.

Hüseyin'e laf söyletmezdim Candar iki elini havaya kaldırıp "tamam yenge bir şey demedim söyleriz çocuklara gider alırlar arkadaşını da" dedi. "Yok yok gerek kalmadı bende gidicem şimdi" diyip ayağa kalkacaktım ama öküz kolumdan tutup "yavaşş" dedi. Allahım sen bana sabır ver "ne yavaşı lan ne yavaşı sen benim kim olduğumu biliyor musun? eve bir saat geç gitsem bütün doğu güney doğu beni aramaya başlar" dedim.

Ben bu söylediğim de gayet ciddiydim ama Mehmet gülmeye başladı "tamam güzelim büyük bir aşiretin kızı olduğunu biliyorum ama şuan da ailenin Bursa'ya düğüne gittiğini de biliyorum. Sen okulundan dolayı evde kaldın sadece bir geceden kimse yokluğunu farketmez herhalde" dedi.

Babam gitmişti gitmesine ama benim yirmi beş amcamdan biri olan zeki amcama emanet etmişti. Adam sürekli arayıp "akşam yemeğine gel yengen senin sevdiğin yemekleri yaptı beraber amca yeğen nargile içeriz. Babanlar gelene kadar bizde kal" diyordu. Normalde olsa koşa koşa giderdim ama şuan rehineydim.

"Yok amca sabah okulum var çok yorgunum yarın sabah kahvaltıya gelirim artık" falan diyip geçiştirmeye çalıştım. Mehmet salağı gülerek "aynen yavrum bu akşam yemeğe gidebildin sabah kahvaltısı kaldı" dedi. Bu bardağı taşıran son noktaydı sehpanın üzerindeki peçeteliği alıp kafasına fırlattım "bi sus lan" dedim.

Çok sıkılmıştım gerçekten herkes bir yandan geliyordu üzerime. Bir de bu yaptıklarım salağın hoşuna gidiyordu yaa. Bir diğer amcam olan Nesim amcamda aradı. Rona ve Baranın babasıydı "kızım akşam yemeğini gel bizde ye sabahta kalkar Ronayla okula gidersiniz. Baranı gönderiyorum şimdi gelsin alsın seni" dedi.

Zaten bir üst sokaktaydı evimiz bütün amcamlar aynı binada yaşıyordu. Bir tek biz bir üst mahalledeydik Allah'a şükür aynı binada olsak boku yemiştim. Telefon haporlördeydi Mehmet bir anda yumruğunu sıkıp bana ters ters bakmaya başladı.

Salağa bak sanki ben kaçırdım onu "hayırdır yaa" dedim. "Baranda maşallah gecenin bu saatinde eve kadar geliyor" dedi bu çocuk harbi hastaydı. "Lan salak Baran benim süt kardeşim" dedim "olsun sen yine de mesafeli olmayı öğren" dedi. Ohoo bu şimdiden böyleydi sevgili olsak bana hayatı zehir ederdi. Son çare kuzenim Ronayı arayıp anlattım "tamam ben hallederim" dedi o bir şekilde hallederdi.

Bomba gibi dedikodu yakalamıştım ben. İki saattir kuzen, amca, babaanne derken bir sürü kişiyle konuşmuştum. Kartal da yanıma oturup beni dinlemişti ama Candarla Gül o zamandan beri mutfaktaydı, hiç gelmemişlerdi de bi boklar seziyordum.

Mehmet beni bile bu kadar kıskanıyorsa Gülü nasıl kıskanıyordur bir anda yengelik yapasım geldi. Ama vazgeçtim bu Mehmet delisine güven olmazdı katil falan olurdu. Cezaevi yolu gözleyemezdim, sadece anladığım kadarıyla Mehmet Candara çok güveniyordu.

Bu gece buradaydım artık Behram baba "yarın gelir konuşurum Mehmetle. Hanım kızımız rahatsız olmasın" dedi şimdiden çok sevmiştim adamı sanırım Ramizle arasında ki en büyük fark buydu. Ramize kalsa bu gece evlenip çocuk bile yapmıştık yarın okula gitmeyecektim zaten Mehmet "eve bırakırım ben seni" dedi.

Şeydada amcasına diye çıkıp buraya gelecekti. Mehmet'in arkadaşları onu almaya gittiler onu da kuzeni Tuğba idare edecekti. Bakalım neler olucak aslında Mehmetin arkadaşları eğlenceliydi gece sabahlarız diye bir sürü oyunlar getirmişlerdi. Hatta Mehmet moralim yerine gelsin diye Hüseyini bile getirtmişti ama çözemediğim şeyler vardı.

Mehmet annesine hanım derken hiç babası olmayan Behram amcaya baba diyordu. Candar Mehmetle mutfakta konuşurken "oyun oynamıyoruz örgüt yönetiyoruz" demişti. Bu evde Hüseyinin, hiç tanımadığım çocukların, Mehmet'in kendine ait odaları vardı. Hepsinin üstleri başları vardı aile olmamalarına rağmen beraber yaşıyorlardı. Gece daha yeni başlıyordu bakalım neler olacak.

Oy vermeyi unutmayın.

İsimsiz çocukWhere stories live. Discover now