~ 𝑲𝒐𝒛𝒎𝒊𝒌 𝑺𝒂𝒑𝒍𝒂𝒏𝒕𝒊 ~

Start from the beginning
                                    

"İşin etik algısını çoktan aştığımı düşünüyorum. Bilmiyorum ama, belki de aşamadım hâlâ. (Yine de doğru olanı aramaya çalışmışım burada, yanlış bir şeyler yapmamak için çabaladığıma işaret bir davranış) Yine bir kararsızlık içindeyim bugün. (Net sonuca ulaşana kadar kendimi şartlamamaya özen gösteriyorum burada da. Sonuçların ağır olabileceğini kestirmişim) Zaten ne zaman edebi şekilde dertlerimi anlattığım yazıları yazarken belirsizlik içinde olmadım ki? Yoksa bu zamana kadar sandığımın aksine acı değil de belirsizlik miydi ruhumun ilham perileri? (Burada da o bahsettiğim farkındalık şarabını yudumlamaya başlamışım, neyin bende neye mâl olacağını ve olabileceğini hesaplıyorum) Neyin gıdası öyleyse mutluluk? Mutluluğun gıdası veya mutluluk neyin gıdası..? Deli saçması. (Daha fazla sorgulama kısmı, bu kısım bana özel. Siz kendinizi bu kadar yormayın).

     Sağlıksız Etik algısının kozmik sonuçlarından temkinle ayrıl. Sağlıklı ego ile ruh sağlığını ve tatmin duygunu düzgünce benimse. Sağlıksız bireyleri çevrenden dikkatle ayrıştır ve işte sana mutlu bir hayat çizelgesi. Artık farkındalığa erişmiş birisin. Bireyin şahsi akademik yaşantısı hakkında öznel şeyleri kaleme alamam. Kimse alamaz. Bunun için kendi sınır çizgimi usulca çekip geri çekiliyorum.
     Tabiri caizse kişisel gelişim rehberi seansın burada bitti. Geri kalanı için ihtiyaç duyuyorsan eğer ipleri yaşam koçlarına bırak. Yeni yaşamında sana başarılar diliyorum. Eğer söylediklerimin tamamına zıt bir kişiliksen yani genel manada sağlıksız bir insansan da toparlanmaya bak lütfen. Eğer yine dinlemekten yana değilsen ve beni ciddiye almıyorsan, beni bul ve karşımda dikilmek için gerekli cesaretini topla. Çünkü umutsuz vaka olan sağlıksız kişilerden nefret ediyorum ve kavga istiyorsan seni alaşağı etmek için hiçbir gaddarlıktan kaçınmam.
     Aa.. Aa... aaa... Sağlıklı bir insan böyle yapmaz. Bu yolla kendi farkındalığının zirvesindeyken de kendini aşağı çekersin. Bu da sana son dersimdi. Kin besleme. Kafana takma ve geç. Ne kadar yükselirsen, düşmen de o kadar kolay ve üzerinde etkili olur.
En az ikili olmak kaydıyla şahıslarla iletişim/diyalog içerisindeysen konuştuğun herkes rakibindir. Üstünlük kurmayı bileceksin. Farkını ortaya koymalısın ki sözü geçen kişi sen olmalısın. Lakin bunu yapmaya potansiyeli olmayan veya eğilimi zayıf biriysen eğer, bu hiç denememen gereken bir tavırdır. Zira güç, ona hükmetmesini bilene bir iletişim aracıdır. Bu güce olan potansiyel hükmün zayıfsa hiç deneme ve ortamlarda kendini tanınmayacak hâle getirip garipleştirme kendini. Olduğun gibi kal ve insanlar seni olduğun gibi doğallığınla sevsin.

-Yarı otobiyografik, yarı rehber kısım-

     Bazen vermeyi istediğim gerekli mesajı gizli gizli köşelere saklıyor oluşum yetmiyormuş gibi bir de önemsizmiş gibi görülen noktalara yerleştiriyorum onları. Yani büyük bir derlemeler dosyasında çoğu insanın fark edilmek için başa veya özellikle sona eklediği unsurları ben çok da önemli olarak anımsanmayacak yerlere sıkıştırıyorum. "Neden bulunması zor olanı bulmayı daha da  güçleştirecen tutumların" var şeklinde soracak olan bazı insanlar olacaktır. İlgili ve meraklı olanlar.
     Sebebi şu: Gizli detayı ve asıl mesajı oldukça saklamaya çalışırım. Her ne kadar iyi bir gözlemci ve analiz insanı olsam da net olanı daha iyi bir yol ile somut şekilde kendi önüme getiririm. Yani düşün, bir düzine hikayenin olduğu bir kısa hikayeler kitabının neden ilk veya son sırasına eklemiyorlar ki bazı yazarlar asıl vermek istedikleri mesajı içeren hikayeyi? Ben de onlardan biriyim. Biraz daha açmam gerekirse şunu diyebilirim: Göz önünde bulunmayanı ve yetmezmiş gibi anlaşılması güç olanı onca yığın arasından çekip alabilen insanları açığa çıkarmak istiyorum. Böylesine arayış ve ilgide olanların benim gözlemlerimden önce kendi kendini belli etmesi benim için fevkalade bir zevk, muazzam bir tutku. Öte yandan o gibileri, diğer insanların aksine hep tutkuyla çözmek isteyeceğim türden birer bulmacalar aslında. Diğerlerinden kastım ise sıradan birer bulmaca olanlar. Çözmesi kolay olanlar. Ve ben, beklentiye girmiş bir adam olan ben, sıradanlıkla olan bağımı artık koparmak istiyorum. Az da olsa elimizde daha eşsizleri varken, neden eşsiz olmayanlarına lüzmundan fazla değer biçeyim ki? Kozmik doğrularımın ürünlerinden biri olan, bu mükemmel olanı kolay ve bir açıdan da hâyli zor yoldan bulma tekniğim benim için çok kıymetli. Okuyucusu az olan bir yazarın bu yol ile eşsiz insan arayışını zorlaştırması da ne kadar doğrudur bilinmez.
     Bazense bilmeden bir şeylere kalkışmanın rahatlığını tatmak lazım hayat üçgenimizde. Sürekli düşünüp hareket eden bireylerin yapmaktan kendilerini alıkoyamayacağı şeyler, eyleme geçmektir aslında. Bakın düşünüp hareket etmek diyorum. Katiyen sadece düşünmekten bahsetmiyorum. Görülen o ya, en cahili de sürekli düşünür, en hayalperesti zaten düşünüp durur, en haylazı da, çalışkanı da, yüzeysel olanı bile düşünür. Düşünmek en temel arzumuz ve bizi biz yapan yapı taşlarındandır. Benim bahsettiğim şey bu değil. Büyük bir kesim sadece düşünmekle ve kimi zaman düşündüklerini konuşmakla yetinir. Azınlık olan taraf, hep düşünerek başladığı hedefi ve hayallerini istikametinin doğrultusunda son adımı attıklarında yerine getirir. O en baştaki düşüncelerini eyleme geçirmiş olurlar. -Anlatım dilim ağır mı geldi? Üzgünüm- Bu kişiler sürekli dolu olan akıllarıyla bazen rahatlama ihtiyacı duyarlar. Diğer herkes gibi. Sadece düşünen, harekete geçmeyen, hatta boş düşünenler gibi de. Kimseyi yadırgamamak lazım, evet. Çocukluktan gelen yetiştirilme, düşünme ve karar alma yollarına bağlı olarak her insan belli kapasitelere kadar zorlanabilir. Bu durumda herkesi farklı kapasitelerde olmalarına rağmen eş zekalarda görmemeli ve hepsinin de rahatlamaya haklarının olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette söz konusu olan şahıslar sağlıklı kimselerse...
     Gelgelelim bu bahsettiğimiz, sürekli düşünüp hareket eden kesmin rahatlama isteklerinde izledikleri yol nasıldır?Eyleme geçmeyi bu kadar çok benimsemiş kişiler rahatlarken bile bir eylem içerisindedirler. Yalnızca düşünmeyi terk edip yüzeysel bir-iki kararla yaptıkları muhtemel hatalarla kendilerine gelmelerini beklemek gerek.
    

Trakyalı ÇiçeğiWhere stories live. Discover now