42. Bölüm - Geçmişin Karanlık Yüzü

Začít od začátku
                                    

Kaşlarımı çattım. "Birincisi zaten benden başka birinin yanında böyle olamazsın, hele bi ol o gözlerini oyarım. İkincisi farklı bir soru olucak, Ada ile konuştun mu bu Hüseyin mevzusunu?"

Nefesini vererek başını salladı. "Konuştum, tepkilerime çok şaşırdı. Kızacağımı düşünmüş, nasıl böyle bir şey düşünür inan bende bilmiyorum. Ama Ada'ya tek dediğim şey Seni üzerse söyle bana kafasına bir tane sıkayım oldu."

Güldüm. "Sen çok iyi bir abisin, biliyorsun değil mi?" Diyerek başımı göğsünden ayırdım. Karan'a döndüm.

Kaşları havalandı. "Gerçekten iyi bir abi miyim ben?"

Tebessümle başımı salladım. Elimi yanağına koydum. "Sen benim abimden sonra tanıdığım en iyi abisin Karan, neden böyle bir şey düşündün?"

Dudaklarını birbirine bastırdı. "Bilmiyorum, hep bir yanlış yapmışım gibi geliyor bana."

Kaşlarımı çattım. "Senin tek yanlışın, Tim'e daha önce gelmen di."

Gülerek başını iki yana salladı. Sanki aklına gelen şeyle yüzündeki tebessüm soldu. Başımı omzuma yatırdım. "Noldu?"

Bana doğru döndü. "Bu Ayaz Binbaşı, hep burada mı olucak?"

Dudaklarımı büzdüm, omzumu silktim. "Bilmiyorum ki, herhalde gider. Ama Alperen Korgeneral bazı operasyonlarda beraber olabiliceğimizi söyledi. Neden sordun?"

"Bilmem, garip davranıyor. Davranışları, hâl hareketleri çok garip."

Gözlerimi kıstım. "Sana öyle gelebilir diyeceğim de gerçekten biraz garip davranıyor. Sen nereden anladın?"

"Bakışları yetiyor Ala, ama benim sana baktığım gibi baksaydı ben iki adet Binbaşı katili olucaktım. Lakin öyle bakmıyor, sanki Barlas'ın sana baktığı gibi bakıyordu."

Kaşlarını çattım. "Bu adamda bir şeyler var, demedi deme."

Başını salladı. "Sen ne diyorsan doğrudur."

Gülerek koluna sert olmayacak şekilde vurdum. "Yağcılık yapma Yüzbaşı, imzalamam gereken dosyalar var. O yüzden sizi dışarı alalım." Diyerek ayağa kalktım.

Kaşlarını çattı. "Gitmesem olmaz değil mi?"

Kaşlarımı kaldırarak başımı iki yana salladım. "Hayır Karan, hadi odana hadi."

Oflayarak ayağa kalktı, kapının kilidini açtı lakin kapıyı açmadan bana baktı. "Bak gidiyorum?"

"Git Karan."

Kapıyı açtı lakin hâlâ gitmedi. "Gidiyorum?"

Kaşlarımı çattım. "Karan!"

Nefesini vererek başını salladı ve odadan çıkıp kapıyı kapattı.

Masama doğru geçtim, çekmeceden bir tane maskeyi çıkartıp yüzüme geçirdim, yeni maske her zaman iyidir.

Yaklaşık yarım saat boyunca imzalamam gereken dosyaları imzalamıştım, lakin elim yoktu.

Bu nedir kardeşim, en sonunda bir mühür çıkartıcam o olucak.

Telefonun çalmasıyla oflayarak telefonu açıp hoparlöre aldım. "Alo?"

"Müsait misin?"

Nefesimi verdim. "Müsaitim Ayaz, ne oldu?"

"Az şu karargahın arka bahçesine gelsene işin yoksa."

Kaşlarımı çattım. "Neden?"

"Sorgulamadan iş yaparsan ölür müsün?"

"Evet ölürüm, ne olduysa adam akıllı söyle da!"

Dağların Çift Başlı Kurdu Kde žijí příběhy. Začni objevovat