40. Bölüm - Hain

4.6K 238 135
                                    

Sınır

'850 okunma'
'80 yıldız'
'60 yorum'

Bölüm yarım saat rötarlı geldi affola.

İyi okumalaaaaaaaaaar.......:)

~~~~~

İçimden bir bismillah çektim.

Çünkü şuan çok gergindim.

Tek gergin olan ben değildim, Sena'da benim gibiydi.

Çünkü Nisa ve abim hep atışırdı, birbirlerine nefret ile bakarlardı.

Omzuma dokunan el ile sağa döndüm. "He?"

Sena abimlere bir bakış atarak kulağıma eğildi. "Vaziyet alalım, ortalık karışır."

Nisa'ya baktım, öldürecek gibi bakıyordu. Sena'ya döndüm. "Mutfak."

Çocuklar duymasındaki Haluk gibi hissediyorum kendimi Yarab.

Yutkunarak ayağa kalktım. "Nisa, hadi mutfağa gidelim."

Nisa bakışlarını abimden çekerek yumuşak bir ifadeyle bana döndü, başını sallayarak ayağa kalktı. "Çok iyi olur, yoksa bazı kişiler için kötü olucak." Diyerek mutfağa yöneldi.

Abim ise arkasından bakıyordu. Sena'ya dönerek başımı hadi şeklinde salladım, başını sallayarak ayağa kalktı. Mutfağa geçtik.

"Nisa, sen hâlâ mı abime karşı böylesin?"

Sinirle nefesini verdi. "Evet, baksana nasıl bakıyordu mal, kusura bakma Balca ama ben senin bu abini sevmiyorum. Gıcık ya, gıcık. Öldürecek sanki beni, ne bakışlar lan o. Hem denesin sanki öldürecek beni, bazı yerleri yemez."

Sena güldü. "Nisa, yine nefes almayı mı unuttun?"

Nisa durdu, gülerek nefesini verdi. "Of ne bileyim ya, sinir oldum. Arada unutuyorum pat diye konuşuyorum. Kusura bakmayın."

Nisa hep böyleydi, tanıştığımızdan beri hep çok konuşurdu, iyi bir dinleyiciydi. Lakin ağzını bir açtı mı susmak bilmezdi.

Susmasındı, kardeşim bir gün susarsa o gün Nisa bitmişti.

Eğer o gün susarsa, hiç konuşmazsa Nisa gerçekten yıkılmış olurdu.

Dudaklarımı ıslattım. "Yok be ne kusuru." Sena'ya döndüm. "Sena, dolapta dünden yaptığımız kurabiyeler vardı, onu çıkarsana. Fırına koyalım birazcık ısınsın." Sena başını sallayarak dolaba yöneldi. Nisa'ya döndüm. "Nisa'm, sende çayı hazırlar mısın?"

Başını salladı, ocağın başına geçti, omzunun üzerinden bana baktı. "Abinin kisine biber koyabilir miyim?"

Başımı omzuma doğru yatırdım. Nisa bakışlarımı görerek ofladı. "Hayır yani, o bana yapmıştı. Geldi kekik sevmediğimi bile bile çayıma kekik koydu, ben yapsam ne olur anlamıyorum ki?"

"Aman be Nisa, abimi bilmiyorsun sanki, işi gücü seni sinir etmek."

"Ben onu bir sinir ederim aklı şaşar o gerizekalının."

Çaydanlığa su koyup ocağı yaktı, çayın kaynamasını bekledi.

Bende o sırada bardakları dolaptan çıkardım. Hayli kalabalıktık. Ev geniş olduğu için mutluydum.

Karayel daha Nisa'nın bizim timde olucağını bilmiyordu, eğer abim öğrenirse tepkisini merak ediyordum.

Aklıma gelen şeyle yutkundum, Nisa'ya baktığımda çayın kaynamasını beklerken sandalyeye oturmuş bizi izliyordu.

Dağların Çift Başlı Kurdu Where stories live. Discover now