"Kralım, tam bir haftadır yoktunuz. Kraliçe Elena'ya getirilen sebze yemeklerinin hepsini yemiş. Et tabaklarının ise sadece bir kısmını yemiş. Onların haricinde tatlı ve meyve tabaklarını da tıpkı sebze tabakları gibi tamamen bitirmiş." Dedi. Benim hakkımda konuşuyordu ve bir an bile olsun benimle göz teması kurmuyordu.

Yandan saray hanımına öldürücü bakışlar atarken kral Maude tıpkı az önceki gibi elimi tuttu ve bütün odak noktamı tekrardan üstüne aldı.

"Et sevmiyor musun?" Dedi sorgulayıcı bakışlarıyla. Hayır seviyordum. Sadece pek aram yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk defa burda yemiştim.

"Bunun ne önemi var?" Dedim. Sevip sevmemem beni ilgilendirirdi. Ayrıca sevmediysem ne olmuş?

Masadakilerin bakışları tıpkı Maude'un bakışları gibi bana bakıyordu. Sıkılmaya başlamıştım.

"Hangi ırka mensupsun?" Dedi. Giderek sinirlenmeye başlıyordu. Bunu sesinden anlamıştım.

Söylemeli miydim? Ona bu ırkından olmadığımı anlatmalı mıydım?

Sessiz kalmayı seçtim. En azından şimdilik başka hiçbir seçeneğim yoktu.

"Bir soru sordum!" Dedi sert sesiyle. Cevap istiyordu..istediğini alana kadar da durmayacaktı.

"Bu konuyu konuşmak istemiyorum. Ayrıca dediğim gibi... Farklı bir ırka mensup olmam neyi değiştirir?" Dedim. Beni sorguya çekemezdi.

Elleri titremeye başlamıştı. Elini elimden çekti. Kendisini sıkıyordu, sinirlenmişti. Dilini dudaklarında gezdirdikten sonra başını sağa sola yatırıp erkeksi bir şekilde kütletti.

"Yemeğini yemişsindir. Kalkalım o halde." Dedi ve ben daha ne olduğunu bile anlamadan kolumdan tutup peşinden sürüklemeye başladı.

"Hey! Ne yapıyorsun? Bırak beni!" Nefesim kesilmeye başlıyordu.

Doyle...

Kolumu tutan kişi Doyle'a aitti. Peki ya Maude? O nereye gitmişti?

"Bırak beni!" Diye korkuyla bağırdım. Doyle ise bana pis pis sırıtarak tekrardan ilerlemeye başladı. Nefesim... Sakin olmak zorundaydım.

"Bırak beni yalvarırım." Dedim tekrardan ve kolumu ondan kurtarmaya çalıştım. Göz yaşları çeşme misali gözlerimden akmaya başlamıştı. Tekrardan olmaz! Aynı şeyleri, aynı korkuyu tekrardan yaşayamazdım!

"Doyle! Bırak beni!" Dedim tekrardan. "Yalvarırım... Yalvarırım bırak beni." Göğsüm sıkışmaya başlamıştı. Doyle nedenini bilmediğim bir şekilde şok içinde bana bakarak kolumu bıraktı. Kendimi hızlı bir şekilde geri çekerek yere çömeldim.

Vücudum beni taşıyamıyordu. Kendimi duvar kenarına doğru sürkleyip belimi duvara yasladım. Bacaklarımı kendime doğru çektim.

"Elena..." Dedi Doyle o iğrenç sesiyle. "Beni özlemedin mi?" Hayır diye bağırmak istedim.

Doyle tam karşımdaydı. Önümde çömeldi. Hızlı bir şekilde bacaklarımı kendime daha fazla çektim.

"Güzelim..." Maude... Bu ses Maude'a aitti. Beni kurtaracak mıydı?

"Ahh hadi ama... Kim efendisini özlemez ki?" Dedi Doyle. Bedeni tam karşımdaydı. Ama sesi derinlerden geliyordu.

"Burdayım... Korkma! Doyle burda değil. Sana zarar veremez o sikik herif." Dedi Maude.

"Hayır! O burda. Hemen yanımda." Dedim bağırarak.

"Elena... Hadi ama... Daha seninle yatak maceralarımız olucaktı." Dedi Doyle. Söyledikleri midemi bulandırıyordu.

Parlayan IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin