Tepetaklak

83 12 60
                                    

Dalıp gittiği manzaranın eşsizliğini
"Efendim büyükhanım sizi ve Duru hanımı görmek istiyor" diyerek Salih bozmuştu. Oturduğu yerdeki duruşunu değiştirip
"Olabilir! İsteyebilir Salih. Üç ay önce imzaları atıp herkes yoluna devam etti. Benden ve Duru'dan beklediği her şeyi yaptık. İki yabancı olarak onun bize direttiği şey yüzünden saçma bir bağla bağlandık. Bu bağ kopana kadar da kimse kimseyi görmek zorunda değil anlaşma böyle."

Oturduğu koltuğa iyice yaslanıp geriye doğru yaslandı. Üç ayda çok şey değişmişti. Hem ruhen hem fiziken Neriman hanım ona ait olan her şeyi geri vermişti.

Duru'nun elini tutup çıktığı odadan evlilik prangasına vurulup çıkmıştı. Allah'tan ikisi de birbirini görmek istemiyordu. Sadece kağıt üzerinde olan bir tutsaklıktı. O bir evsiz değildi! Yaşadığı acı olay ona başka bir çare bırakmamıştı. Şimdi çaresizliğine babaannesinin metezoruyla yaptırdığı bir evlilik eklenmişti. Evlendiği kızı sadece o restoranta girip çıkarken bir de denk geldiği zamanlarda dışarıya yemek bırakırken görüyordu. O akşamki isyanı onu çok etkilemişti.

Karşısında binbir dertle uğraştığı belli olan biri vardı. Tesadüfen Salih'le olan durumu yanlış anlayıp müdahale etmeseydi babaannesinin ilgisini çekmeyecek ve bu duruma düşmeyeceklerdi. Kendi dertleri yeteri kadar yetmiyormuş gibi dert yüklü bir baş belası da kağıt üzerinde de olsa hayatına dahil olmuştu. Tek tesellisi boşanana kadar birbirlerini görmek zorunda olmamalarıydı...

Salih'in sinirle odaya girişi incelediği kağıtlardan başını kadırmasına sebep oldu.

"Hayırdır en sonunda babaannem seni de çıldırttı sanırım."

"Yok efendim, Neriman hanım bir şey yapmadı. Ben Kartal beye sinirlendim."

"Kartal ne alaka?"

"Büyükhanımın yanına götürmek için Duru hanımın okuluna gittim ama maşallah Kartal bey benden önce gidip Duru hanımı ikna etmeye çalışıyordu."

Karan kaşının birini istemsizce havaya kaldırıp "Ne konuda?"

"Bilmiyorum efendim? Duru hanım ikimizin de ağzının payını verip arkadaşlarıyla alışverişe gitti."

Gözlerinde oluşan alaycı gülümsemeyle "Kartal'ın ne gibi bir işi olabilir Duru'yla?"

"Şey efendim onu bir yere götürmek istiyordu sanırım. Hatta bana sen git ben bırakırım Neriman hanıma dedi."

Gözlerindeki gülümseme yok olup yerini fırtınalı dalgarın lacivertliği aldı.

"Bana sizi sordu."

"Beni ne yapcakmış?"

"Şeyy... Sizin için koca aptal dedi ve Duru hanım için de böyle bir güzellik nasıl yanlız bırakılır dedi."

Salih etrafa sinen gergin sessizliğin az önceki söylediği sözlerin amacına ulaştığını düşünerek içinden keyiflenerek kapıya yöneldi.

"Beni Büyükhanım bekliyordur, daha fazla merakta bırakmayayım."

"Duru nerede şu anda?"

Duru'nun ismini özellikle bastıra bastıra söylemişti. Sanki biraz da dişlerini sıkıyormuş gibi geldi Salih'e.

"Bilmiyorum efendim çocuklara sorayım mı?"

Karan koltuğundan hışımla kalkıp camın önüne geçip manzarayı izlemeye başladı. Sağ profilinden gördüğü kadarıyla boynundaki damar seğiriyordu. Mesaj başarıyla yerine ulaşmıştı. Uzayan sessizliği Karan bozdu.

"Daha ne bekliyorsun sorsana!"

"Ah! Şey, pardon efendim hemen arıyorum."

Cep telefonunu çıkarıp arama yaptı.
Arkasını dönüp kapıya doğru yöneldi. Bu arada oyalanmak için ofisi incelemeyi de ihmal etmiyordu. Karan'ın babasının ofisiydi burası. Kahve ve siyah tonlarının ağırlıklı olduğu oda, çok şık döşenmişti. Ufak tefek değişiklikler yapmıştı yeni sahibi. Karşı taraf açmıştı ama cevap vermiyordu.

Serseri SevdamWhere stories live. Discover now