Nikah

93 15 45
                                    

Aynanın karşısına geçip son haline baktı. Çok güzel bir elbiseydi. Evet, elbise çok güzeldi ama kendisi güzel bir gelin değildi. Aslında gelin de değildi.

Sözleşmeyi imzalayıp odasına çıktığında yatağın üstünde ilk anda gördüğü süprizi beğenmişti.

Bu elbiseyi giyip tanımadığı bir adamla sırf ailesini kurtarmak için evlenecek olması

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu elbiseyi giyip tanımadığı bir adamla sırf ailesini kurtarmak için evlenecek olması. Hayır böyle olmamalıydı. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen onun da pembe düşleri, rüyalarını süslüyen hayalleri vardı. Çok şık olsa da bu elbiseyle değil beyazlar içinde, yerlere kadar uzanan duvağı ile prensesler gibi bir gelinlikle evlenmeyi hayal etmişti. Nikah memuru o beklenen muhteşem soruyu sorduğunda avazı çıktığı kadar "Evet" diye bağıracak sevdiği adamın ayağına basıp evlilik cüzdanıyla pozlar verecekti.
Kız arkadaşlarını arkasına toplayıp gelin buketini fırlatacaktı.

Şimdi ise kendisinin bile beğenip almadığı elbiseyle at hırsızı kılıklı serseri bir adamla evlenecekti. Tek tesellisi ise nikahtan sonra hemen evine dönüp boşanma olana kadar kimseyle muhatap olmamaktı.
On beş dakika vardı nikah saatine. Kendine son kez baktı. Sabah yaptığı topuzu çözmüş. Saçlarını güzelce tarayıp omuzlarından aşağı bir şelale gibi bırakmıştı. Beyaz tenine zıt siyahın en koyu tonuydu o kömür karası saçları.

Elbisesinin uçlarını düzeltip kendine telkinde bulunmaya çalışarak
"Sakin ol Duru en fazla yarım saat katlanacaksın, ondan sonra beladan ve bu insanlardan uzakta huzurlu bir yaşamın olacak." Dedi. Derin derin nefes alıp çırpınışlarıyla göğüs kafesini zorlayan kalbinin üstüne elini koyup "Sakin ol kalbim, bizi daha fazla hırpalayamazlar. Bu hengameden sonra sen de ben de özgürüz. Kıramazlar artık bizi."

Aslında onu kırıp parçalayan bir tek kişi vardı. Diğerlerinin yaptığı onun iğne ucu kadar canını yakmıyordu. Yaşadığı her şey onun suçuydu. Onun vazgeçmediği müptezelliği, kötü alışkanlıkları ve vurdumduymazlığı sebep olmuştu tüm bunlara. Onun ruhu kötüydü. Annesi gibi nahif merhametli biri nasıl olmuştu da evlenmişti böyle bir adamla?

Onun dışında hiçkimseye söylenmeye hakkı yoktu özellikle de bu evdekilere. Büyükhanım düşürmedi ki onu bu duruma. Tamam metezoruyla olsa da onu başına gelecek en kötü şeylerden kurtarıyordu. Evsize de kızamazdı. Belki onunla karşılaşmasa Babaannesi onu bu duruma mecbur bırakmayacaktı. İçinde yaşadığı Polyanacılıktan silkendi. Neden hep birilerinin yaptıklarına bir sebep bir neden bulup onları aklamaya çalışıyordu?

Şu anda buradaki tek masum ve bunları hak etmeyen kendisiydi.
Zamanı durdurmak istiyordu. Fakat o daha hızlı akıp giderek heyecanını korkularını körüklüyordu. Yirmi yaşında bir kıza göre çok yorgundu. Omuzları bu yükü taşımakta zorlanıyordu artık.

Tekrardan bir anlığınada olsa bütün kötülükleri kötü anıları beyninden silip aynadaki yansımasına baktı. Çok farklıydı istese de istemese de şu anda tam bir gelindi. Ne kadar inkar etse de yüreğinde kıpırtı minikte olsa heyecan vardı. Avuçları terlemeye başladı.

Serseri SevdamWhere stories live. Discover now