☃Yalan.

2.9K 169 15
                                    

17. bölüm, iyi okumalar.

"Sen tek başına gelebilecek misin?"

Hattın diğer ucundaki Ayda kıkırdamıştı. Bu kız hep gülüyordu doğrusu.

"Tabi ki gelirim, her yere giderim ben, hem ne demişler, sora sora Bağdat bulunur cicim. Çıktın mı sen okuldan?"

Çantamı yanımdaki koltuğa koyduktan sonra cevapladım. "Evet, şimdi arabadayım canım, yarım saate buluşma noktasında olurum."

"Tamam o zaman, bende taksiyi bekliyorum. Siteden çok sürmüyor değil mi?"

"Yaklaşık yirmi dakikası var siteden de, taksici dolandırırsa uzar tabi."

"Anladım, kapatıyorum güzelim o zaman, restoranda görüşürüz."

"Öptüm, hadi görüşürüz."

Ayda'nın öpücük seslerine güldükten sonra telefonu kapatıp çantamın içine attım. Dün gece çileklerini alınca mesaj atmış, uzunca konuşmuştuk. Bugün öğle yemeğinde karar kılmıştık, sabah girdiğim dersimden çıkmıştım buluşma noktasına gidecektim. Kemerimi bağladıktan sonra arabayı park ettiğim yerden çıkarıp yola koyuldum.

Ayda Aras'la ayrılığımızdan haberdardı. Bu konu üzerine konuşmak istemediğimi kesin bir dille önceden belirtmiştim. Artık kimseyle bu konu hakkında konuşmak istemiyordum çünkü insanların fikirleri beni yoruyordu. Buna ihtiyacım yoktu, olgun bir bireydim kendi kararlarımı verebilecek yapıdaydım. Vermiştim de, belki benim kararım baskındı ama bu ortakça alınmış bir karardı, Aras'ta buna uyuyordu.

Şurada kaç ay mutluydum sahi? Yazdan sonra ne kadar geçmişti? Hemen dağılmıştım yine, bu sefer aşkı kaybetmiştim. En yakın arkadaşı kaybedince hissedilenin aynısıydı ama bunu daha bir olgunlukla karşılıyordum, daha bilinçli hissediyordum kendimi.

Onu hala seviyordum. Daha bir gün geçmişti, kabul ama bu ona mesaj atma dürtümü, her şeyi koy verip boynuna atlama dürtümü engellemiyordu. Zaman bana ne kadar yardımcı olacaktı bilemiyordum. Belirsizlik hep vardı ve her zamanki gibi beni çileden çıkarıyordu.

Bize gerçekten inanmıştım. O da inanmıştı, hala da inanıyordu belki de, doğruyu söylüyordu yani. Ama güven çok önemliydi, bir kere kırılınca her şeyden şüphe ediyordu insan. Her dokunuştan, sözden, kelimeden...

Bunu düşünmek istemiyordum işte. Çünkü bu Aras'tan tiksinmeme sebep oluyordu. Son zamanlardaki yakınlaşmalarımızda o kızda vardı hayatında. Bana olan sevgisinden şüphe etmem bu dokunuşların altında başka anlam olduğunu düşünmeme sebep oluyor, kullanılmış hissediyordum. Ama ben bunu düşünmek istemiyordum. O şekilde değildi, buna inanmak istiyordum.

Buluşma noktasına gelince arabamı park ettim. Şalımı sıkıca boynumun etrafına sardıktan sonra montumun şapkasını kapattım ve yağmura kendimi bıraktım. Aralık ayına çoktan girmiştik, artık yağmur değil de kar görmek istiyordum. Kış ayında oluşumuzu soğuktan anlamak sıkıcıydı.

Ayda henüz gelmemişti. Cam kenarında, denizi gören güzel bir masayı kaptıktan sonra üzerimdeki kalın monttan ve şaldan kurtuldum. İçerisi dışarıya oranla sıcaktı, hatta kazağım bile çok kalın geliyordu.

Geldiğimi bildiren mesajı attıktan sonra beklemeye koyuldum, çok geçmeden Ayda'da gelmişti. Birbirimize sıkıca sarıldıktan sonra karşılıklı oturduk. Evime bir sepet çilekle gelen o şirin neşeli kız aynı şekilde kaşımda oturuyordu.

"Nasılsın yavru, iyi gördüm seni..."

Hafifçe gülümsedim. "İyiyim işte, yaşıyoruz. Sende harikasın, hiç değişmemişsin. Aynı sevimlilik yüzünde..."

Arkadaş DümeniWhere stories live. Discover now