bölüm 18 : eski moda kötü kahraman

673 70 282
                                    

Avustralya / Melbourne
Eylül ayının 7. günü, 2017

Roseanne Park'ın Bakış Açısından;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Roseanne Park'ın Bakış Açısından;

"Her masal eski moda bir kötü kahramana ihtiyaç duyar."

Bardağındaki viskiyi yudumlamaya devam ederken, "Senin masalının kötü kahramanı Jeon oldu hep." dedi samimi olmayan bir gülüşü dudaklarına misafir ederek.

"Dışarıya karşı bir şeytandan farksız olan, olağanüstü derecede kibri içinde taşıyan o adam; senin yanındayken hep bir iyilik meleğine dönüştü, aşkından kafayı yedi." Dudaklarındaki alaycı gülüş anbean büyüdü.

"Söylesene sevgili kız kardeşim," dedi bakışlarımızı birleştirerek. "Bunu nasıl başardın?" Neyden bahsettiğini anlamadığım için kaşlarım çatıldı. "Neyi?" diye sordum beklemeden.

"O kusursuz piçi kendine nasıl aşık ettin? Tanrı aşkına nasıl başardın bunu, onun o taştan kalbine nasıl girebildin?" Gözleri birden fazla duyguyu barındırıyorken en belirgin olanın hırs olduğu aşikârdı, sinirle bakıyordu bana.

"Bunları neden soruyorsun?" dedim sakinliğimi koruyarak. Bu sefer alay ve sinirle karışık bir kahkaha attı, korkutmaya başlıyordu beni.

"Neden mi soruyorum?" diyerek gülüşünün arasından konuştu, deli gibi sarhoştu şu an. "Çünkü," Karşılıklı oturduğumuz masanın aramızda oluşturduğu mesafeyi kapatmak istercesine yüzüme doğru yaklaştırdı kafasını.

Bir sır verircesine fısıldadı. "Çünkü onun taştan kalbinin yeni sahibi ben olacağım, çok yakında."

Hiç beklemeden "Ne saçmalıyorsun Alice?" diyerek çıkıştım. "Onunla beraber mi olmak istiyorsun sahiden? Nasıl bir saçmalık bu?" Sinirimi kontrol etmeye çalışmıyordum tıpkı onun yaptığı gibi.

"Evet beraber olacağım onunla. Sen dememiş miydin aramızdaki her şey çoktan bitti diye, şimdi neden bunu sorun ediyorsun?" Anlık sinirle planımızı unutmuştum fakat toparlayabilirdim.

"Evet aramızdaki her şey bitti, ne ben Jungkook'u seviyorum ne de o beni. Yine de tüm bunlar sizin beraber olmanızın çok yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor." Bir anlık dahi silinmiyordu yüzündeki alay, sinirim gitgide büyüyordu içimde.

"Karşında bir aptal olduğunu sanman bazen beni çok güldürüyor Roseanne." Viskisinden büyük bir yudum aldı.

"Sizin boktan planınızı anlamayacak kadar saf biri gibi mi duruyorum sahiden?" Kurduğu bu cümle sonrası bi' anlık yutkunamadığımı hissettim.

"Ben cevap vereyim senin yerine; hayır, ne safım ne de aptalım." Eliyle boyun bölgemi işaret ederek ekledi.

"Boynundaki o izler dururken aranızda bir şey olmadığını iddia etmen asıl aptalın sen olduğunu gösteriyor." Dayanamayarak ayaklandım hızla, onunla aynı masaya oturmam en başından beri yanlış bir fikirdi.

10's Sinners || rosékookWhere stories live. Discover now