38. TEKLİF VE ANLAŞMA

En başından başla
                                    

Öyle ki Orpheus Hades'i ve eşi Persephone'yi müziği ve eşine olan büyük aşkı ile büyüler. Tanrılar eşini böylesine seven bir adamın haline acırlar ve eşi Eurydice'yi vermeyi kabul ederler. Ancak bir şartları vardır. Orpheus eşi Eurdice'nin önünde yürüyecek ve ölüler dünyasını terk edene kadar asla ama asla eşine dönüp bakmayacaktır. Orpheus bu şartı kabul eder. Yolculuğa başlarlar, ama Orpheus'un içinde bir şüphe vardır bu da eşinin onu takip edip etmediğidir. Merakına yenik düşen Orpheus arkasına bakar, fakat başta bir anlaşma yapmışlardır. Göz ucuyla bile olsa eşini gördüğü için Hades buna çok sinirlenir. Orpheus sözünde durmadığı için Eurydice yer altına tekrar götürülür. Bunun sonunca dünyası bir kez daha yıkılan Orpheus, eşini yeryüzüne döndürmeyi başaramasa da tanrılar ödül olarak çalgısı liri kutsamış ve gökyüzüne göndermiştir.

Orpheus neden bile bile dönüp arkasına bakmıştı? Neden tekrar kazandığı aşkını kendi elleriyle tekrardan kaybetmişti? Annem bana bu masalı ilk anlattığından Orpheus'un karısını pek sevmediğini düşünmüştüm. Çünkü bana göre eğer seviyorsa ne olursa olsun arkasında dönüp bakmamalıydı. Annemin ise düşüncesini tamamen farklı olduğunu hatırlıyordum. Şimdi aynı hikâye beynimin içinde yankılandığın düşüncelerimin de tamamen değiştiğinin farkındaydım.

Şu an dönüp baktığımda o konumda ben olsaydım ben de aynı şeyi yapabileceğimi düşünüyordum. Çünkü bir kere birini kaybedip tekrar o kişiyi bulduysan ne olursa olsun onun senin peşinden geldiğine emin olmak isterdin. Bu onu sevmediğinden değil çok sevdiğinden kaynaklanan bir durumdu.

Bence hiçkimse arkasına dönüp bakacak kadar kimseyi sevmemeliydi ama şu an gözlerimin içine hayretle bakan bu adam karşısında aynı şeyleri söylemek zorlaşıyordu. Eğer arkamda o varsa dönüp arkama bakmadan ilerleyebilir miydim?

Pars'ın cevabını bekledim ama o hiçbir şey söylemeden bana bakmaya devam etti. Gözlerin ardında neler döndüğünü anlamak zordu. Tanıştığımız andan itibaren hiçbir şeyin değişmediğini fark etmek tuhaftı. Gözlerimiz birbirine ilk kesiştiği an hissettiğim duyguyu tekrardan hissediyordum. Bana yine aynı gözlerle bakıyordu. Sanki daha önce tanışmış ama bir noktada birbirimizi kaybetmişiz gibi. Tıpkı Orpheus ve Eurydice gibi.

"Aklından ne geçiyor?" diye sorduğunda bakışlarındaki o anlaşılmaz ifade hızla kayboldu ve yerine her zaman takındığı soğuk ifadesi yerleşti.

"Şu an mı?" diye sordum. "Daha önce tanışıp tanışmadığımızı merak ediyordum."

Düşünmeden ağzımdan dökülen cümleye karşı Pars'ın tek kaşı havalandı ve buz gibi soğuk bakışları bir anlığına dağıldı. Bunu beklemediği kesindi ve verdiği tepkiyi de benim beklemediğim kesindi.

"Bu nereden çıktı?" diye sordu bakışlarını toparlamaya çalışırken. Onda bir şeyler garipti. Bir şeyler saklamaya çalıştığını rahatlıkla görebiliyordum ama yine de hiçbir şey söylemedim ve her zaman olduğu gibi bir şeyleri saklamasına izin verdim.

"Her neyse," dedim bakışlarımı ondan kaçırıp geriye doğru bir adım atarak. "Teklifim hakkında ne düşünüyorsun?"

Pars'ın aklında dolanan büyük bir soru işareti olduğunu kestirmek zor değildi. Ben de olsam böyle bir durumda bende bu teklifi sorgulardım. Pars'ın hatta benim bile böyle bir soruyu beklemediğim kesindi. Her ne kadar planı aklımda tasarlamış olsam da bunu bir anda pat diye söylemeyi beklemiyordum. Belki de bekliyordum, emin değildim.

"İlk önce üzerimizi giyinelim. Sonra da yemek yerken bu konuyu konuşuruz," dedi sırtını bana dönüp banyonun kapısına doğru ilerlerken.

Kısa bir süre hareket etmeden Pars'ın geniş sırtını izledim. Az önce ret mi edilmiştim? Pek ret gibi değildi ama beklediğim tepkinin bu olmadığı da kesindi. Peki nasıl bir tepki bekliyordum? Ortada henüz hiçbir şey yokken bir anda evlilikten bahsedersem korkusuz olan adamında korkması normaldi tabi.

HERKESİN EFENDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin