2. BATAKLIĞA ATILAN ADIM

39.3K 1.2K 311
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum efendiler.

Keyifli okumalar.

BATAKLIĞA ATILAN ADIM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BATAKLIĞA ATILAN ADIM

Tozlu bir taburenin üzerinde, saten ve pamuk ipliğinden ibaret bale pabuçlarıyla dönüp duran bir balerin gibiydim. Gerdanıma vurulan halatlarla dengede durmaya çalışıyor ve buna rağmen showumu sergileyerek dönmeye devam ediyordum.

Dönerken sadece küçük bir noktaya odaklanmaya çalışıyordum. Ve o nokta da benim ayakta durmamı sağlıyordu. İşte o nokta, benim değer verdiğim sayılı kişilerin bir toplamıydı. Şu anda ilerleyebiliyorsam bu, onların sayesindeydi. İşte tam da bu yüzden o nokta hayatımdan silinirse, tüm dengem bir anda alt üst olur ve hayatım ile birlikte tüm benliğim olduğu gibi yere çakılırdı.

Şimdi ise birileri elinde tutmuş olduğu o, leş kokan kanlı bezle parçası ile benim duvarımdaki hayati noktamı kazıyıp, sökmeye çalışıyordu. Buna engel olmaya çalışıyordum ama leş gibi kokan kanın kokusu yüzünden dengede durmakta zorlanıyor, tökezliyordum. Benim korkum, bulunduğum yerden düşmek değildi. Benim asıl korktuğum şey; devrildikten sonra kalkıp, noktamı bir daha olduğu yerde bulamamaktı.

Derin bir nefes alıp, olayı her açıdan düşünmeliydim. Eğer duygularımı olaya karıştırırsam, bozuk bir pusula gibi yanlış yöne ilerleyebilirdim. Bu yüzden derin bir nefes alıp vererek kendime gelmeye, aynı zamanda da olabildiğince detaylı bir şekilde düşünmeye çalışıyordum.

Herkesin bu hayatta hassas bir noktası vardı ve benim, en hassas noktalarımdan biri de Savaş'tı. Bu yüzden bana ulaşabilmenin en kısa yolu Savaş'tan geçiyordu. Onu her kim kaçırdıysa, bunu biliyor olmalıydı ama bu bilgi o kadar kolay elde edilebilecek bir bilgi de değildi. Ya Savaş'ı kaçıran kişilerin eli olabildiğince uzun makamlara ulaşıyordu ya da daha kötüsü, içerden bilgi alıyorlardı. İki seçenekte çok olası bir ihtimali içeriyordu. Bu yüzden de olabildiğince dikkat etmem gerekiyordu.

Şu an üzerinde oturduğum tahtın bir bacağı kırıktı ve her an tepetaklak olabilirdim. Bu nedenle herhangi bir adım atmadan önce çok daha ayrıntılı bir şekilde düşünmeliydim.

Peki ya saldırılar?

Burası bir savaş arenasıydı ve biz de bu arenada hayatta kalabilmek için savaşa tutuşan kanlı gladyatörlerdik. Bu yüzden kendimizden küçükleri ve zayıfları avlamaya çalışmak, çok normal bir eylemdi bizim için. Ama ben neredeyse zirvede yer alıyordum. Yani beni güçsüz ya da zayıf görebilecek kişi sayısı neredeyse bir elin parmağını geçmezdi. En zirvede yer almamın yanı sıra ben, çok kanlı ve güçlü birinin gölgesiydim. Yani koca bir çınar dururken, gölgesine saldırmak pek mantıklı bir hareket sayılmazdı. Bu, ya koca çınara bir uyarı ya da gölgesinin ilgisini çekmek için bir gözdağıydı. Bunu yapan kişi her kimse, amacına ulaşmış ve çoktan ilgimi çekmeyi başarmıştı.

HERKESİN EFENDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin