6. DÜŞMAN KALPLERİN SENFONİSİ

17.8K 902 618
                                    

Yeni bölüm ile karşınızadayım efendilerim. Yazarken en zorlandığım bölüm buydu o yüzden umarım sever ve bol bol yorum yaparsınız.

Oy verdiyseniz keyifli okumalar. 🖤

DÜŞMAN KALPLERİN SENFONİSİ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

DÜŞMAN KALPLERİN SENFONİSİ

"Hera."

Daldığım yerden beni çıkaran Yalçın'ın sesiydi. Başımı dönüp onun olduğu tarafa baktığımda yüzünde garip bir ifadeyle bana bakıyordu. Ne zaman dalıp gittiğime emin değildim.

"Müzayede bitti. Herkes yukarıdaki partiye gidiyor, sen ise daldın gittin. İyi misin?" dediğinde etrafıma bakındım. Gerçekten salonda tek tük insan kalmıştı. Gözlerim hemen Pars Alaz'ın oturduğu yere kaydığında boştu.

Bu adam gerçekten ne yapmaya çalışıyordu? On milyon o taç için çok büyük bir meblağdı. Neden böyle bir şey yapmıştı? Eğer para harcamak istiyorsa bunu daha mantıklı şeyler alarak yapabilirdi. Peki neden o taç? Ne kanıtlamaya çalışıyordu?

Bunun bana yapılan bir gözdağı olduğunu düşünüyordum. Sanki bir satranç masasında oturuyorduk. O beyaz taşları almış ve bana da kalan siyah taşlardı. Pars Alaz Savaş'ı kaçırarak ilk hamleyi yapıp oyunu başlatmıştı.

İyi bir hamle olduğunu inkâr edemezdim. Çünkü Savaş bu oyundaki en önemli taşlardan biriydi. Ben şahsam Savaş vezirdi. İyi bir hamleydi ama birkaç hamle sonrasını hesaplayamamıştı. Sıra bana geçtiğinde bir piyonu kaybetmişti ama henüz en önemli taşları gizliydi. Sıra ondaydı ve pek vakit geçmeden tekrar bir hamle yapmıştı. Amaçsız ve boş bir hamleydi ama yine de akıl karışıklığına sebep olmayı başarmıştı. Sıra bana geçmişti, peki ben nasıl bir yol izlemeliydim?

"İyiyim. Sadece biraz başım ağrıyor," dediğimde bana inanmasını umuyordum ama şüpheci bakışlarından anlaşıldığı üzere pek inanmamıştı.

Yalandı. Başım falan ağrımıyordu. Sadece biraz önce kaybettiğim için kendime kızgındım. Aslında daha fazla artırabilirdim ama o adama baktığımda bir şeyler tuhaf hissettirmişti. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum. Kazanmasına izin verdim, peki neden?

Çok saçma davranmıştım ve bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Gözlerinin içindeki o tanıdık ifade doğru düşünmeme engel olmuştu.

Kimdi o adam? Pars Alaz kimdi?

O adamın sıradan biri olmadığına dair içimde bir şüphe vardı ve ne olursa olsun bir an önce amacını öğrenmeliydim.

"Hera," dedi Yalçın tekrardan. Sesi bir öncekine göre daha yüksek çıkmıştı. Başımı kaldırıp ona baktığımda kendime gelmem gerektiğinin farkındaydım. "Bizimkiler yukarı çıktı. Hadi biz de çıkalım."

HERKESİN EFENDİSİWhere stories live. Discover now