"Hayatım duydun değil mi baba dedi, kızım bana?" Gülümserken söylediği şeyle anneme kalmadan konuşmaya başladım. Bu sefer de anneme bakıyordum.

"Annem duydun mu?"

Bu sefer de annem şoka girmişti.

"Ama böyle olmaz ki annecim, babacım."

Ayağa kalktım ve ikisine de aynı anda sarıldım.

"Sizi seviyorum." Diye fısıldadım.

İkisinin de ellerini sırtımda hissettim.

Akşam yemeğini yedikten sonra odama çıkıp biraz kitap okudum.

Ardından uykumun geldiğini hissedip yattım.

✨✨✨

"Bu soruyu da bize İlgi anlatsın." Diyen hocayla tüm sınıf bana döndü. Yerimde doğrulup soruya baktım.

Çok da zor değildi sanki.

Ayaklanıp tahtaya ilerledim. Hocanın bana uzattığı tahta kalemini aldım. Soruyu çözmeye başladığımda sınıfta bir sessizlik olmuştu.

Soruyu çözdükten sonra hocaya baktım.

"Doğru, geçebilirsin." Kalemi masaya bırakıp yerime geçtim. Güneş bugün gelmemişti. Daha ilk dersteydik. Hoca yeni bir soru soracağı sırada zil çaldı.

Barkın arkasını dönüp bana baktı.

"Bizimkilere kantine inelim." Başımı salladım. O çocuklarla çok yakınlarmış. Ben hala isimlerini öğrenemedim.

Ayaklanarak sınıftan çıktık ve kantine indik.

Son günlerde herşey o kadar hızlı ilerliyordu ki yetişemiyorum.

Kriz, aile, okul, ablam, o çocuklar.

Hepsi bir anda olunca hangisini düşüneceğimi şaşırmıştım ve yorgundum. Hem mental olarak hem de fiziksel olarak.

Arada odamda, salıncağıma oturup, dizlerimi kendime çekiyorum ve düşünüyorum.

Bir yerde görmüştüm. Yalnızlığı seven, sessizliği sevmezmiş. Çünkü yalnız kalınca kafamızın içindeki ses ortaya çıkıyormuş. Tabi normalde de var ama daha derin düşünüyormuşuz. Ben kesinlikle yalnızlığı seviyordum. Mesela bulunduğum ortamda sessizlik oluşunca rahatsız olurum. Çünkü bu sıkıcı. Konuşmayı severim, gülmeyi severim. Evet üzülürüm ama genelde içime atarım. Bu karışma işinden sonra duygularım dışa çıkmaya başladı. Ve bu iyi değil. Ne zaman gerçek duygularını belli edersen kaybedersin. Üzüldüğüm şeyleri yine içime atacağım. Ama eğer bir gün gerçekten güvenirsem anlatırım üzüldüğüm şeyleri. Ortaokulda birilerini kaybetmemek için hep sustum ve kendi kendime affettim onları. Ama şimdi bir fark fark var. Artık susuyorum ama affetmiyorum. Çünkü olacakları biliyorum. İnsanlar acımasız, kırıcı.

Düşüncelerimi bölen kolumun yavaşça dürtülmesiydi.

"İlgi, iyi misin? Sana sesleniyorum ama duymadın." Barkın'ın sorusuna cevap vermek yerine onaylar mırıltılar çıkardım.

Masada oturmuştuk.

"Bugün bir şeyler mi yapsak acaba." Barkın'ın sorusuyla, cevap vermelerini engelledim.

"Ya biz arkadaşız ama ben sizin isimlerini bilmiyorum?" Dedim.

Önce beni kurtardıkları zaman sonradan gelen çocuk cevap verdi soruma.

(Yazardan: Nasıl betimleyeceğimi bilemedim ya. Jsnsns. Bir de bu karakterden şuan çok bahsetmedim ama en yakın arkadaşlarımızdan.)

İLGİ/GERÇEK AİLEMWhere stories live. Discover now