48- Kanlı Hesap

En başından başla
                                    

İlk gördüğüm şey tavan oldu. Başımı yavaşça eğmeye başladım, hareket ettikçe başımdaki sızı kendini daha çok belli ediyordu. Sonunda Güngör ve Özgür bakış açıma girdi.

Özgür heyecanla "Abi." Derken bana doğru adımladı ve sevinçle "Uyandın." Dedi.

Etrafa kayan bakışlarımla nerde olduğumu anlamak zor olmadı.

Hastanedeydim.

Yutkunmaya çalıştım, boğazım acıdığında dudaklarımı öne doğru büzüp "Su." Demeye çalıştım.

Güngör anında harekete geçip bir kaç saniye içinde önüme su getirdi ve kafamı destekleyerek bardağı dudaklarıma dayadı. Su boğazımdan geçip kuruluğu giderdiğinde rahatlamıştım. Zorlukla bir kaç küçük yudum daha içtim.

"Nasılsın Ziko?" Derken kafamı yavaşça yatağa bıraktı.

Algım hala kapalı olduğu için dediklerini çok zor anlıyordum.

"Sik gibi." Yutkundum. "Hareket ettikçe her yerime sikko ağrılar saplanıp duruyor."

Sesim çok pürüzlü ve kısık çıkıyordu.

Özgür telaşla Güngör'e dönüp kolunu kavradı. "Güngör doktora haber versene abimin uyandığını."

"He doğru." Dedikten sonra bana döndü. "Ziko'm doktora haber vereyim, önce sana baksın sonra hızlısından bir ağrı kesici veririz."

Daha bir kaç adım atmıştı ki "Güngör?" Diyerek durmasını sağladım.

"Efendim."

"Noldu?"

Donuklaşan düşüncelerim ve algım sonunda açılmaya başlamıştı. Özgür neden bu kadar endişeliydi mesela? Neden bir hastanedeydim? Ne olmuştu?

"Önce doktor bi muayene etsin Ziko..." Tedirgin dolan bakışlarını anlık kaçırdı ama çaktırmamaya çalışarak yine bana baktı.

"Güngör-"

Uyarımı, odadan hızlıca çıkarak kesti. Bir şey olmuştu. Özgür'e döndüm bir cevap almak için.

"Özgür?"

"Bana boşuna öyle bakma abi." Alt dudağını çekiştirirken ne söyleyeceğini bilmiyor gibiydi. "Doktorundan nasıl olduğunu öğrenmeden bir şey demicem sana. Çok korkuttun bizi."

Korkutmak mı?

En son ne olduğunu hatırlamıyordum. Düşünmeye çalıştım. Nerde kalmıştım?

Rahatsızca kıpırdanıp zorlukla doğrulmaya çalıştığımda yüzüm acıyla tekrar buruştu. "Abi dursana niye kalkıyorsun?" Özgür kolumu tutup destekleyerek tamamen doğrulmamı sağladı.

İçimi bir huzursuzluk kapladı ama bu hatırlamadığım için oluşan bir huzursuzluk değildi. Olan bir şeyin rahatsız hissiydi.

Kapı açıldı. "Geçmiş olsun Ziko bey." Doktorum Erkan beyi görmek duraksamamı sağladı. Onlarla birlikte içeri giren hemşire anında değerlerime bakmaya başlarken o da elindeki dosyaya bakıp bana döndü. "Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?"

"Atak mı geçirdim?"

Sorudan çok bir şaşkınlıktı benimki. Çünkü atak geçirmediğim taktirde ne ben, ne de doktor Erkan benimle görüşmezdim.

"Hala hatırlamıyorsunuz demek." Hala derken? Dosyaya bir şeyler karaladı hızlıca. "En son hatırladığınız şey ne Ziko bey?"

Herkes merakla yüzüme bakarken düşünmeye çalıştım.

ZİKO (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin