7

719 77 169
                                    


yorum sınırı:100

oy vermiyorsunuz, oy yoksa hikaye de yok‼️
lütfen sınırları geçmeye gayret gösterin, size güveniyorum güzellerim :3

fl

Hyunjin'in evime gelip ailemle konuşmasının  üzerinden 1 hafta ya geçmişti, ya geçmemişti.

Şimdi ise elimdeki koca valizle birlikte Hyunjin'in arabasına binmeye gidiyordum. Hyunjin, geldiği o gün banyoda yaşadıklarımızdan sonra anneme bir teklif sunmuş, annem de düşünmeden teklifi kabul etmişti. Hyunjin, beni çok istediğini, konservatuar bölümünde deneyimlerinin olduğunu ve benim modaya çok ilgili olduğumu söylemiş ilk. Sonra anneme yüklü bir para karşılığında beni evine alacağını, benim onunla yaşamam gerektiğini, eğer bende istiyorsam Hyunjin'in evine taşınmam gerektiğini söylemiş.

Para, onların tüm borçlarına, kumar borçlarına, ayda bir eve getirdikleri biraların, viskilerin, şarapların fiyatlarını ödemeye yetecek kadarmış. Hyunjin'in dedikleri böyleydi.

İyi hatırlıyorum ki o gece, annem eve başka bir erkekle geldiği için babamla tartışmıştı.
Ablam her zaman ki gibi asla kavgaya karışmamış, odasına kız arkadaşı ile konuşmaya çekilmişti. Babamın alev alev yanan gözleri beni de yakmıştı.

"Bu küçük orospu ile bir olduğunuz yetmedi mi?
Oğlu kendinden yaşça büyük heriflerle orospuluk yapıyor, annesi de bir evi olduğunu unutup başka erkeklerle yatmaya geliyordu!"

Babamın o sözleri hala kulaklarımda yankı yapıyordu. Çok ağlamıştım sözlerinden sonra,
babam da ağlamıştı, ilk defa. Annem ise babamın sözlerini umursamadan getirdiği adamla birlikte evden ayrılmıştı.

"Hey, Felix, neden daldın böyle? Neredeyse 20 saniyedir gözlerini kırpmıyorsun."

Hyunjin'in sesiyle gözlerimi kırpıştırdım, gözlerimde bir acı ve yanma hissi oluştu.

"Evde yaşananlar aklımdan geçiyordu, öylesine."

Koltuğuma iyice yaslanıp tırnaklarımla oynamaya başladığım zaman Hyunjin elimi tuttu. Serçe parmağımı yokladı ve elini geri çekti. Anlamaz gözlerle ona baktığımda
gülümsemek ile yetindi.

"Hyunjin, sana minnettarım. Beni bir cehennemin içinden çekip aldın. Bana, bu dünyada cennet neresi diye sorsalar ilk senin yanını gösteririm."

Direksiyonu sola kırarak evinin önündeki park yerinde durdu. Baş parmağını yanağıma koyarak okşadı, ağlıyordum işte! Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüp, Hyunjin'in ceketine damlıyordu.

"Cennet, senin güzel gözlerin Felix."

Yüzüme yaklaşarak ilk gözlerimden öptü,
sonra çillerime küçük öpücüklerinden bıraktı.

"Sol gözünün altında, kalp şeklinde bir çil var."

Tatlı bir mırıltı ile söylemişti bu sözünü, beni şaşırtıyordu açıkçası. Bazen ise sadece tek kullanımlık peçeteler gibi hissediyordum kendimi. Benimle sevişirken çok acımasız oluyordu, siktikten sonra bırakıp gidiyordu.
Ya banyoda hallediyordu işini, ya da yatak odasıyla bitişik olan küçük balkonunda sigarasını içiyordu.

"Felix, inmeyi düşünmüyor musun?"

Hyunjin, camımı tıklatarak yüksek sesini bana duyurmak için çabalıyordu. Araba kapısını açtığımda Hyunjin ellerini önünde bağladı ve hafifçe eğildi.

"Lee Felix Hazretleri sonunda teşrif ettiler,
gözümüz yollarınızda kaldı."

"Arkamdan gel, belki yolda gözlerini bulursun."

Hyunjin, yüzüme aptalca bir bakış attıktan sonra kolunu boynuma doladı. Hay amına koyayım, rezil oldum.

Yol boyunca konuşmadan öylece ilerledik, büyük kapının önünde durduğumuzda Hyunjin elini cebine attı. Bi süre cebini karıştırdıktan sonra küçük bir anahtar çıkardı. Kapıda takılı olan asma kilide anahtarı soktu.

"Hyunjin, bu ne amına koyayım."

"Asma kilit Felix, ordan bakınca ne gibi duruyor?"

"Sik.. gibi duruyor, yani sanırım."

Kilidi açtı ve büyük kapıyı ittirdi. Gözlerini gözlerime dikti, imali bi şekilde baktı.

"Beni bu denli arzuladığını bilmiyordum Felix."

..

Ellerini belimden indirdikten sonra tişörtümün eteklerinden tuttu, çekiştirdi ve beklemediğim bir hamle ile tişörtümü çıkardı.

Oturduğu koltuğa yaslandı, belimi kavradı ve beni kendine daha fazla yakınlaştırdı. Kasıklarında tutuşan ateşin verdiği sıcaklığı kalçamda hissediyordum. Kollarımı boynuna doladığım zaman sırıttı. Ensesine dökülmüş olan saç tutamlarını çekiştirdim, kalçamı kasıkları üzerinde oynattığım da dişleri arasından bir küfür savurdu.

"Siktir!"

Kollarımı boynundan çekip kucağından kalktım,
sırıtan taraf bu sefer ben olmuştum. Ancak gülüşümün yüzümde donması uzun sürmedi.

Bileğimi kavrayarak beni yeniden kucağına çekti Hyunjin.

"Benimle oyun oynarken kimin kazanacağını da düşünmelisin Felix."

..

çok güzel bir yerde kestim,
biliyorum.

oy verin ve satır aralarına yorum
yapın bebeklerim !!

you can be the boss daddy | hyunlixحيث تعيش القصص. اكتشف الآن