Bölüm 11

242 25 5
                                    

Esselamün Aleyküm hayırlı geceler❤️
Sonunda geldimm, çok özlemişim 😍
Beklettim affola, umarım beklediğinize değer🥺
Medyaya istediğim fonu koyamadım çünkü çıkmıyor. O yüzden kitabın hissiyatıyla bağdaştına inandığım bir fon koydum.

Fakat tavsiyem, eğer ki üşenmezseniz😁 "Ah İstanbul" fonuyla okuyabilirsiniz. Son zamanlarda favorim bu.💕

Yazım hatası hassasiyeti olanlar için, hatam varsa şimdiden mazur görünüz🌝
Zira bu saatte tek gözüm kapalı yazıyorum.😅

Keyifli okumalar canlarım🌜







"Sessiz ol anlayamıyorum."

"Okuma ben sana anlatırım."

"Neden ben okuyamaz mıyım? İnanmıyorsun değil mi okuduğuma. Öğrendim diyorum."

"Kitapın adı ne o zaman?"

"Küçük Gökyüzü."

"Ne anlatıyor peki?"

"Daha öğrenemedim ama mutlaka öğreneceğim."

"Neden ki? Dedi çocuk merakla. Küçük kızın azminin sebebini merak ediyordu.
Küçük kız dudaklarını büzdü hüzünle.

"Çünkü dün seni kiraz yemeye çağırdım ama bu kitabı okumak için benimle gelmedin bahçeye. Ve okurken gülümsüyordun."

Hemen ardından hüzünlü tavrını bir kenara bırakıp tekrar kitapa döndü..

"Neye gülümsediğini bulacağım." Dedi küçücük bedenine sığdırdırdığı kocaman inancıyla.

Çocuk, küçük kızı kırdığını farketmesiyle yavaşça yerinde kalkıp küçük kızı da kollarından tutup kaldırdı.

"Biliyor musun keşke seninle kiraz yemeye gelseydim."

Küçük kız yarı alıngan yarı kuşkulu tavırla"Neden kii?" Diye sordu.

"Çünkü kitapı okurken çok sıkıldım ve seni özledim. Kitapta çok çirkinmiş zaten sonradan anladım."

Küçük kız büyük bir rahatlamayla" evet ya böyle kitap mı olur. Hep harf var hiç resim koymamışlar. Hiç beğenmedim. İykk."

Çocuk, küçük kızın tatlı hallerine gülümseyerek bakıp elini tuttu.

"Hadi kiraz yemeye gidelim...



Yavaşça gözlerim aralandığında elimden düşmek üzere olan kitabı sıkıca tuttum. Başımı çevirdiğimde  güneşin batışı penceremden beni karşılamıştı.

Yüzümün ıslak olduğunu ise çok sonradan farkettim. Alışmıştım. Hızla yanaklarımı sildim.
Uyku denen nimet bana azaptan başka bir şey vermiyordu.

Gözlerim istemsizce yine dolduğunda yavaşça ayağa kalktım. Kafam uğulduyordu. Kafam gerçekten uğulduyordu. Sesler asla susmuyor ve birbirine karışıyordu. Sıkıca yumdum gözlerimi. Yatağın kenarına tutunmuş yerin ayağımın altından kaymadığına ikna olmaya çalışıyordum.

Kitabımı dikkatlice yastığımın altına yerleştirip banyoya girdim.
Yüzüme değen soğuk su bile ağlama isteğimi geri çeviremiyordu.  Sırtımı duvara yaslayıp yavaşça yere çömdüm.
Dayanamadım. Bir bir ardına akmaya başladı yaşlar.

"Okudum." Bir hıçkırık.

"Okudum."

"Öğrendim neden güldüğünü." Bir tane daha.

Oyun ArkadaşıWhere stories live. Discover now