3. BÖLÜM

3.6K 129 54
                                    

Sen ol da ister yâr ol, ister yara lütfunda başım üstüne, kahrında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sen ol da ister yâr ol, ister yara lütfunda başım üstüne, kahrında

~Şems'i Tebrizi.

🦅

'eee sen anlat birazda.' Dedi, Deniz merakla.

Evet, o büyük buluşma gerçekleşmişti. İki buçuk saati aşkın bir süredir kızlarla beraber Kızılay'da bir mekanda oturuyorduk. Şükür kavuşturanaydı yaniii...

Masada ki herkese ufak bir göz gezdirdiğimde, zamanın ne kadar çabuk geçtiğinin kanısına bir kez daha vardım. Gerçekten de zaman çok hızlı geçmişti. Bir zamanlar tek derdimizin mahallede oyun oynamasıyken, şimdi hepimiz farklı konulardan yaralıydık.

Ben, Mahi, Deniz, Ada ve Yazgı mahallede ki en yakın beş arkadaştık. Yazgı'nın babası Salih amca, emekli Subaydı. Mahalleye geldiğimiz ilk hafta, babamın adını duyar duymaz bir zamanlar devresi olduğunu söylemiş ve beni Yazgı'dan ayırt etmemişti.

Bu masada oturanların da, ailelerinin de hakkı ödenmezdi. Hepsi birer aile olmuştu bana.

Bu aile uzun bir zamandır birbirinden uzaktaydı ama, olsundu. Hepimiz beraber büyümüşken, eğitimlerimiz için ayrı düşmek zorunda kalmıştık. Herkes farklı bir şehre savrulmuş, başka düzenlere yelken açmıştı. Tabii ki bu demek değildi ki birbirimizden vazgeçmiştik. Sadece artık eskisi gibi görüşemiyorduk ve bu da özlemi gittikçe harlıyordu. İlk bulduğumuz fırsatta da aynen bugün olduğu gibi, bir araya geliyorduk.

Yazgı, Balıkesir'de Hemşirelik okuyordu. Sırf Fırat orada görev yapıyor diye, oraya gitmişti.

Deniz, Burak yüzünden Tekirdağ'a tercih vermişti ve orada Psikoloji okuyordu.

Ada'da İstanbul Üniversitesinde, Hukuk son sınıf öğrencisiydi.

Benle Mahi'de yavuklularımızdan ayrılamayan, Ankara'da veterinerlik okuyan iki saftiriktik işte...

Hayat bizi birbirimizden ayırmıştı, büyütmüştü, olgunlaştırmıştı ama birbirimize olan bağlılığımıza ve sevgimize dokunamamıştı.

Düşüncelerimden sıyrılıp, hissiz bakışlarımı Deniz'e çevirdim. 'Ne anlatabilirim ki... her şey hala aynı.' İçli bir nefes çektim. 'karşılıksız ve habersiz bir aşk... sonsuz şafak sayan bir ben...' Yazgı destek olmak istercesine omzumu sıvazladı. 'Vazgeçmeyi düşündün mü hiç?'

Düşünmemiştim.

Hiç düşünmeden cevaplayacağım bir soruydu bu.

Ondan vazgeçmeyi, onu sevmekten vazgeçmeyi hiçbir zaman düşünmemiştim. Düşünmeyi geçtim, aklımın ucundan dahi geçmemişti. Sanırım o benim bu hayatta ki en büyük sınavımdı. Vazgeçmeyi düşünmeyecek kadar seviyordum. Ve bu sevda, sonum olacak sınavımdı.

Mahi sessizliğini bozarak öfkeyle konuştu. 'Abim olabilir ama gerçekten çok andaval!'

Çatık kaşlarım düz çizgi halini aldı, ufak bir tebessüm belirdi dudaklarımda.

MEHRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin