4.BÖLÜM

58 5 2
                                    

Selammmm sevgili okurlarımmm<3

Yeni bölümden hepinize selamlar. Geç gelen bir bölüm oldu. Belki de olur bile kaybetmişimdir. Fakat ben bu yoldan dönmedim, dönmeyeceğim. Her hafta bölüm olmasa bile, bir ayı geçmeden yeni bölüm gelmiş olacak.

Neyse yeni bölüm burdan sonra.

İyi okumalarrr<33

Şarkılar; Erutan - Come Little Children

Şarkılar; Erutan - Come Little Children

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


İki haftadır bu zindandaydım. Kamor benim cadının melez kızı olduğumu öğrendiğinden beridir buradaydım. İki haftada, neredeyse her gün tanımadığım kişiler tarafınca bana işkenceler yapılıyordu. Sebebini asla bilmediğim bir zorunlulukla güçlerimin tam olarak ne şartlarda ortaya çıktığını öğrenmeye çalıştıklarını anlıyordum. Fakat bunun sonunda beni neyin beklediği büyük bir meçhulden ibaretti.

Bana ne zaman işkence yapılmaya başlansa kendimi güçlerimin ortaya çıkmasın diye zorlarken buluyordum. Bilincimi kaybedene kadar bu işkenceler devam ediyordu.

Şimdiyse en son yediğim o iğrenç  yemeğin içine katılan zehir yüzünden sanrılar görüyordum. Bütün sanrılarda da muhafızım acımadan çektiği kılıcıyla beni öldürüyordu. Kanlar. Her yerde kan vardı. Küçük bir kan göletinde yüzüyordum. Yanıyordum şimdi. Kamor kanatlarımı yakıyordu. Sanrı olduğunu bilsemde ateş gerçek anlamda canımı yakıyordu. Çığlıklarım zindanda yankılanıyordu. İs kokusu gerçekten vardı.

Yerde iki büklümdüm. Yanık kokusundan nefes alamıyordum. Yeri titreten adım seslerini işitince kafamı gelen kişiye bakmak için kaldırmaya çalıştım. Fakat sırtımdaki ağrı izin vermedi. Adımlar yaklaşıyordu. Demir parmaklıkların ardındaydı şimdi. Pençesindeki feneri yüzüme tutuyordu. "Kafanı kaldır." Kamor'un sesi kulaklarımı doldurunca ondan yardım isteme düşüncesiyle dolup taştım.

Avuçlarımı kan gölü olmuş yere bastırarak doğrulmayı tekrar denedim. Ve kanlardan dolayı avuçlarım kayarak tekrar düştüm. "Yapamıyorum." Sesim boğuk çıkmıştı, yine de beni duyduğunu biliyordum. "Zavallı pericik. Sana yardım etmemi ister misin?" Hüzün tınısı eklediği alaycı sesiyle beni ona yalvarmaya zorunlu kılıyordu.

Bileklerimde ki gücümü zihnime yönelterek bulanmış zihnime ışık tutup daha düzgün düşünmeye çalıştım. Kapattığım gözlerimin ardında yeni bir fener yandı. Neyin ne olduğunu bana hatırlatarak tekrar söndü. Bu sefer kafamı yana çevirmeyi akıl edebildim. Kırmızı kan yanaklarımı süslüyordu.

RUHLAR KRALLIĞIWhere stories live. Discover now