1.BÖLÜM

132 13 18
                                    

Yeni bir kurgu ve tuaf bir şekilde fantastik-romantizm tarzı bir şey yazıyorum. Sanırım kendimi geliştirdimm. 🙂😀

Neyse kafam biraz karışık zaten bunun nedenini okumuştunuz. Devam edebileceğim kadar edeceğim bu hikayeye ama sanırım fazla bölümlü bir hikaye olmayacak çünkü her şey ani ve hızlı gelişecek. Bilemiyorum fazla bölümlü de olabilir az bölümlü de bu tamamen hikayenin gidişatına göre şekillenecek.

Neyse sizi çok tutmuyum. İşte yeni hikayemizzz.
Vote ve yorumları lütfen es geçmeyin bu hikayenin bölüm gelme hızını da attırabilir. Yani bu tamamen sizin elinizde. 😃

Şarkılar: İn the name of love Martin Garrix & Bebe Rexha
Darksıde Neoni
Heart Attack Demi Lovato

Şarkılar: İn the name of love Martin Garrix & Bebe RexhaDarksıde NeoniHeart Attack Demi Lovato

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ormanda izimi kaybettirmeyi başarmıştım fakat karnımdaki yara daha fazla kanamaya başlamıştı. Her attığım adımda çektiğim acı artarken yaranın derinleşip açıldığını hissediyordum.

Dayanamıyordum ağrısına. O kadar çok ağrıyordu ki bir elimle karnımdaki yaraya baskı uyguluyor, diğer elimle ağaçlardan destek alarak iki büklüm yürüyordum karanlık çökmüş ıssız ormanda. Kaybettiğim kan miktarından olsa gerek başım dönüyor, midem bulanıyordu.

Üzerime giydiğim beyaz elbise kanımın renginden dolayı kırmızıya bürünmüş, bazı yerleri yırtılmış, yerde sürünen uç kısımları toz, toprak ve çamur olmuştu.

Şimdilik dinlenecek bir yer bulmalıydım çünkü bu gidişle ayaklarım beni taşımayacak ve olduğum yerde bayılacaktım.

Krallıktan kaçmam, hele babamın ölü bedeniyle yüzleşerek oradan kaçmam hiç kolay olmamıştı. Acımı bile yaşamama izin vermeden krallığın ormanınına kadar kovalamışlardı beni. Kaçarken de, yaptıkları bir büyüden olsa gerek, karnım ağır bir yara almıştı.

Kaçarken kanatlarımı da kullanamamıştım çünkü kanatlarım beni taşıyamayacak kadar güçsüzdü. Kanatlarım daha çok yeniydi benim için.

İlerlediğim orman gerçekten çok sessizdi. Çıt çıksa duyulacak türden fakat bu sebepsizce beni geriyor ve ürpermeme neden oluyordu. Üzerimdeki kötü his hiç geçmiyor, bir türlü güvende hissedemiyordum kendimi.

Baykuş sesleri ormanın derinliklerinde çoğalmıştı. Bastığım ağaç kökleri ve yerdeki kırık dallar ses çıkarıyordu ama bu sessizlik uzun sürmedi.

Arkamda bir gölge hissettim ilkten, ayın ışığı yansıyordu üzerime fakat yine de karanlıktan arkama dönüp bakacak cesareti bulamadım. Sonra, keskin mi keskin bir ıslık sesi kulaklarımı doldurdu.

Duyduğum ses korkudan gözlerimi kapatmama sebep oldu. Olacakları az çok anlamıştım. Havada süzülüp bana yaklaşan keskin bir şey vardı.

Ben gözlerim kapalı kaderime boyun eğip gelecek acıyı bekliyordum. O acı bana bir türlü gelmiyordu. Belki de acıyı hissedemeyecek kadar acıya bulanmıştım ya da acıyı yaşayamadan ölmüştüm. Fakat bunların hiçbiri olmamıştı. Kendimi kasmayı bırakınca sırtımda bir sırt hissettim. Derin, derin nefes alıyordu, zorlandığını düşünüyordum.

RUHLAR KRALLIĞIWhere stories live. Discover now