"Gerek yok."

İkimizin de beklemediği itiraz Yaman'dan gelmişti. Ne ara ayağa kalkmıştı. Yanımıza geldiğinde basamağa bir tekme attı ve basamak ayağımın altından kayarken dengemi kaybedip öne doğru düşecek olunca beni belimden kavrayıp kendine çekti. Dengemi sağladığımda çekilmek yerine kolunu omzuma atıp bana değil Tuğra'ya çevirdi başını. "Sen işine bak hoca ben onu çalıştırırım."

Tuğra onun bu tavrına sinirlenmiş görünüyordu. "Yok salonumuzun altın kaptanını meşgul etmeyelim." dedi dişlerinin arasından. Başını bana çevirdi. "Değil mi Laçin ?"

Ağzımı açacaktım ki Yaman'ın omzumdan sarkan büyük eli yanaklarımı sıkıştırarak başımı yukarı, kendisine çevirdi. Dudaklarım büzüldüğü için konuşamadım. Çocuk sever gibi "Ben dururken başkasının çalıştırmasını istemez o" dedi ve eğilip burnumun ucundan öptü. Gözlerim ardına kadar açıldı.

Yanaklarımı serbest bıraktığında tekrar Tuğra'ya göz dağı verircesine bakıyordu. "Gerek yok dedim sana."

Tuğra bir bana bir Yaman'a bakıp "Peki madem," dedi. "Sevgilin olduğunu bilmiyordum."

Bu soru bana değildi. Ben hala şoku atlatamamıştım ve öylece susuyordum. Yaman güldü.

"Öğrenmiş oldun."

Tuğra son bir kez bana baktı ve yanımızdan uzaklaştı.

"Sen ne yaptın ?" dedim en sonunda kendime geldiğimde. "Neydi o hareketler."

"Seni Tuğra yavşağından kurtardım." Kayıtsızca omuz silkti.

"Sevgili olduğumuzu sandı."

"İyi ya işte," Kara gözleri gözlerime nefesimi kesecek kadar sahiplenici baktı. "Benim olduğunu düşünürse" dedi yaklaşarak. "Sana yaklaşmaya cesaret edemez."

Susup kaldım. "Yavşak Tuğra ile uğraşmayı istemezdin inan bana tatlım," diyerek araya giren Tuğçe'nin yanıma geldiğini hissettim. "Sana yardımcı olmak istedi, bence sorun etme. Yaman'a kolay kolay iyilik yaptıramazsın." Daha sonra beni es geçerek Yaman'ın koluna sardı elini. "Bugün mutlu mu uyandın yoksa?"

Yaman ona değil bana bakarak cevapladı. "İyilik olsun diye yapmadım."

"Neden yaptın o zaman ?" Bu kız sussa olmuyor muydu ? Bu soruları benim sormam gerekiyordu çünkü bence tam da şu an.

"Canım öyle istedi." dedi Yaman kızın tutuşundan sıyrılmak istercesine elini çekerek. "Gel," diyerek elini bana uzattı. "Seni ben çalıştıracağım."

"Bir dakika ya" dedi Tuğçe resmen ciyaklamıştı. "Sen çalıştırma konusunda ciddi miydin ?" İnanamıyormuş gibi "Sen ?" diye sorgulamaya devam etti. "Birini mi çalıştıracaksın yani ?" Bana çevirdi başını anlamazca. "Öylesine bir kızı..?"

Kartal ıslık çalarken Eren Tuğçe'ye seslendi. "Senin setin bitti mi hani ? Devam etsene rahat bırak insanları kızım."

Doruk "Vay be sen bizim buzdan prense ba-" dedi ama lafını kesen Yaman'ın ona attığı bakış oldu. Hiçbir şey söylemeden sadece bakışıyla Kartal ıslık çalmayı kesti ve herkes önüne döndü. Daha sonra hala yanımızda duran Tuğçe'ye çevirdi başını. "Hadi," dedi az önce çalıştığı yeri işaret ederek. "Yerine geç."

Sonrasında yine bana verdi dikkatini. "Programı versene sen bana bir." Tuğra'nın giderken masaya bıraktığı kağıdı aldığımda elimden çekti ve önümden ilerlemeye başladı. Büyük aletlerin arasından geçip ilerlemeye devam ederken annesini takip eden ördek yavrusu gibi şaşkın şaşkın peşinden gidiyordum.

"Önce ısınman gerek sonra bu aletten başlarız.." Önüne geçerek kağıdı çektim elinden.

"Sen bana sordun mu ya ? dedim sertçe. Sonunda olan bitenlerin şaşkınlığını üzerimden atabilmiştim. "Sordun mu ki ben senin yardımını kabul edecek miyim diye?"

Sıkıntılı bir nefes verdi. "Hani benim arkadaşım değildin sen ?"

"Değilim."

"İyi git o zaman" dedim yine sinirlenerek. Değilmiş... Onun arkadaşlığına bayılıyorduk biz çünkü! "Ben çalışırım kendim."

"Niye inat ediyorsun ki bırak yardımcı olayım işte ?"

"Olma" dedim terslenerek. "Git arkadaşın olarak gördüğün insanlara yardımcı ol sen. Nasıl olsa bana özel değil yardımseverliğin." Geçen sefer söyledikleri sanırım sandığımdan daha çok canımı sıkmıştı.

"Benimle arkadaş olmayı niye kafaya taktın ki ?" diye sordu alayla.

"Takmadım."

"Hayır resmen bozulmuşsun arkadaşın değilim dememe."

"Bozulmadım."

Büyük bir adımda dibime girdi. Öfkeden kızardığımı hissettim. "Bozulmuşsun" diye tekrar edince onu itmeye çalıştım ama kıpırdatamayınca sinirle gitmeye odaklandım. Gitmek için yaptığım hamleyi kolumdan tutarak engelledi. "Bırak" dedim burnumdan soluyarak.

"İstediğin bu mu ?" diye sordu son derece yakın bir mesafeden kara gözleri gözlerimi eşeliyordu. Başını bana doğru eğerek "İstediğin benimle arkadaş olmak mı ?" diye sordu.

"O gün beni o halde gördüğünde.." İtiraf edeceğim şey için kendimi savunmasız hissederek gözlerimi kaçırdım. "Beni anladığını sanmıştım." Yalan değildi. Uzun zaman sonra biri beni gerçekten anlamışti sanki. Öyle hissettirmişti. "Çiçeği kitabımın arasına koydum" dedim bu kez. "İhtiyacım olan bir anda yanımdaydın Yaman, evet doğru dürüst muhabbetimiz yok ama ben o gün arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm. Sonra sen öyle söyleyince-"

"Öyle söyledim çünkü ben arkadaşın değilim." dedi bozuk plak gibi. Sinir bozucuydu ama yakınlığı aklımı karıştırdığı için sinirimi gösteremedim.

"Arkadaşın değilim ve" Burnumun ucuna dokundu gülerek. "Arkadaşın olmayı istemiyorum fındık burun." Bir adım geri çekilerek güldü soğukça. "Seninle arkadaş olacak kadar kafayı yemedim ben."

&

Kurgu hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Profile yeni instagram hesabımı bıraktım, kitapla ilgili alıntılar ve postlar paylaşmayı düşünüyorum. Hatta kitabımıza yapılmış bir reels arkadaşımın hesabından şu an paylaşıldı bile 🥹

iki hesabın kullanıcı adını da buraya bırakıyorum:

operetgecesi | dsbookshelff

❤️‍🔥

Panduf | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin