Bölüm 36

87 11 52
                                    

bütün yolculumbi yalanmış onurum kırırldı (odetariyi baştan beri oTedari diye yazdığını öğrendi.)

Ran ve nahoya, souya ve rindou'yu hapis cezasından kurtarabilmek için çok uğraşmışlardı. Neredeyse bir hafta bunun için gidip gelmiş ellerinden geleninin en iyisini yapmışlardı. ve bir haftanın sonunda rindou ve souya sonunda çıkmayı başarmışlardı. souyanın saldırmış olduğu adamlar yaşıyor olduklarından büyük bir cezaya çarptırılmadan önce nahoya ve ran onları kurtarabilmişlerdi rindou ise taburcu olduğunda souyanın yanıma gidebilmek için bir çılgınlık yapıp polislere saldırmıştı. Ve tüm bu olayların sonrasında randan güzel bir dayak da yemişti. Ama umrunda değildi. Souya güvendeydi. Ve bu ona yüzündeki ve vücudunda hala iyileşme aşamasındaki yaraları umutturuyordu.

-2 yıl sonra.-

Rindou arka arkaya açılmış bir sürü siteyi kapatıp masaüstüne geçti sonra gözlüğünü düzeltip uzun uzun esnedi. Masasında duran bilmem kaçıncı içecek kutusundaki son birkaç yudumu kafasına dikip çöp kurusuna fırlattı. Arkasına yaslanıp birazcık gözlerini kapattı. Kendi müzik ve bilgisayardaki tecrübesi ile kendisine en uygun mesleği kararlaştırmaya çalışıyordu. Souya ise gastronomi okuyacaktı. Göz ucu ile yanında ona sözde yardımcı olmak için gelen souya'ya baktı. başını kollarının arasına koymuş mışıl mışıl uyuyordu. Nasıl bu kadar hızlı bir şekilde uykuya dalabildiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir süre onun kıvır kıvır saçlarını okşadı. Bu gün gereğinden fazla çalışmış aynı zamanda kendi derslerine de yardım etmişti ve uzun bir uykuyu hak ediyordu. Sandalyesini yavaşça çekip onu kucakladı ve kendi yatağına bırakıp üzerini örttü. Sonra tekrar bilgisayarın başına döndü. Biraz daha araştırma yapması gerekiyordu. Daha sonrasında yorgunluktan bayılacak gibi olduğundan yalnışlıkla kola döktüğü üzerini değiltirip souya'nın yanına uzandı. Çok geçmeden kendisini uykunun kollarına bırakmıştı.

-

Bu kısımdan sonra iyice herşeyi bokla harlayıp önünüze serecem bol bol cigara icki smut var keyfinize bakın.

Kendisini koltuğa yavaşça bırakarak derin bir nefes çekti. Kravatını tam yanına fırlatırken sitem dolu bir ses ile;

-varya biz bu bok işine hiç girmeyecektik.

-siktiret amınakoyayım. Daha iyisini yapabileceğimiz işler var.

Nahoya, sıcaktan bunalmış bir tavırla gömleğini çıkardı ve koltuğun kenarına bırakarak ranın yanına yaylanarak oturdu.

-bana sorarsan, ikimiz de ilgi alanlarımızdan gitmeliyiz. Aynı yoldan değil.

-doğru.. Bu hafta sonu bitsin, senin dükkan açma işine bir el atalım. Daha sonra benimkine bakarız.

Cebinden çıkardığı iki sigaradan birisini nahoya'ya verdi. Kendi sigarasını yaktı ve ve çakmağı ona verip ellerini kendi gömleğine atarak;

-amma sıcak oldu...

Nahoya ve ran bir süre sigaranın keskin dumanını çekip biraz olsun rahatlamışlardı. Ran pencereleri açmış salonu havalandırırken nahoya küllüğü temizleyip her zamanki yerine geri koymuştu. Pencereye yaslanmış dışarıyı izleyen ranın arkasından geldi ve beline sarılıp başını onun omzuna koyarak;

- biraz ilgilen benimle. Canım sıkılıyor.

Elleri şekillli dövmelerinin üzerinde geziyordu. Araladığı turuncu gözleri ile tepkisini bekledi. Ran nahoya nın kollarını ittirdi ve onu kucaklayarak;

-bu sefer yatak odasında başlayalım. En son yaptığımızda beni salonun ortasında yapmak zorunda bırakmıştın ve koltuk batmıştı.

-dursaydın aq beni ilgilendirmez...

Enemies | rinsouWhere stories live. Discover now