Bölüm 27

104 12 14
                                    

Souya içinden "şimdi sıçtık." diye düşünürken ran daha da beklemediği bir şekilde gayet sakince;

-sen orda ne kadardır bekliyorsun?
Yada şöyle söyliyim. Kapıyı çalsana olm ne bekliyorsun ki?

-eee boşver..

-gel içeri apartman soğuk.

Böylece ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Ranın bu kadar sakin olmasına bir anlam veremese de yinede rahatlamıştı. Montunu çıkarıp askılığa astı ve ranın arkasından oturma odasına gitti. Ran oturma odasında yayılan rine;

-lan rin sewin gelmiş hiç bakmıyosun he.

- souya mıydı ben kankan falan sandım.

Souya rinin yanına otururken;

-tamam kalkmana gerek yok.

Ran mutfaktan getirdiği kutu içeceği souyaya uzatarak;

-hayırdır seni buraya hangi rüzgarlar attı

Souyanın aklına yaklaşık bir saat önce abisi ile yaptıkları kavga geldi ve yutkundu. Açıkçası söyledikleri ağırına gitse de hepsi doğruydu.

-sorma abimle kavga ettik-

Rindounun dürtmesi ile bunu rana söylediği aklına gelen dalgın souya bir an zortlar.

- ö-öle yani. Kusura bakma bunu sana dedim ama yani- ee demek istediğim- öf ne saçmalıyorsam-

Utançtan battıkça battığını hissediyordu. Ran ise gülümseyerek;

- aptal önemli değil. Kendisi suçlu sonuçta. Siz niye kavga ettiniz?

- kavganın nedenini falan sordum boşver dedi direttim en son anlattı bişeyler düzgünce haksız oluğunu anlatmaya çalıştım ama anlamadı bana sövdü. En son bende sinirden bağırdım buna. Rindoyla kafayı bozmuş ya anca onu savun diyo. Tamam biraz yüzsüzlük etmiş olabilir ama sende çok damarına bastın diyorum hala anlamıyo konuyu saçma sapan şeylere getirdi. Sonra siktirgit onların yanına diye kovdu benü.

Rindou sounun saçlarını okşayarak;

-ah be bosuna paralamışın kendini. Yüzüne noldu?

-kendisine yalnışlıkla küfrettiğimden sinirlenip üstüme atladı biraz boğuştuk. (ühü)

-hm.

Ran arkasına yaslanırken;

-hala aynı yani.

-evet

-sana birşey soracam. Nahoya bana kısaca anlatmıştı ama, siz küçükken sokakta kalmışınız falan filan onu daha açık bir şekilde anlatabilir misin?

Souya birkaç saniye düşündü. Normalde bu olayı sadece abisi ve ikisi biliyordu ve başkalarına anlatmasına izin vermezdi. Fakat şu an ona kırılmıştı ve sikinde değildi sonuçta hepsini sınıfta bağırarak anlatan da oydu. Elindeki içeceği kafaya dikip önündeki geniş sehpaya bıraktı ve anlatmaya başladı;

- biz altı yaşındayken annem bizi ellerimizde birer avuç para ile sokağa bırakmıştı. Tabii ben normal olarak oturup zırladım. 6 yaşındaki çocuktan ne beklersin ki zaten. Ama abim hiç ağlamadı. Bu güne kadar ne bana birşey anlattı ne de gösterdi. Herzaman iyiliğimiz için çalıştı. Okula gidebilmemiz için, diğer normal çocuklar gibi olabilmemiz için. Bende ona yardım etmek istesemde kabul etmiyordu işte arada bi ediyordum ama en çok yükü kendisi üstleniyordu.

Bastan beri sessizce dinleyen rindou;

-ne işi yapıyordunuz ki çocuk yaşta.

-öyle elinize ne geçerse. Bi ara tamircide çalıştık başka bir ara bisikletçide. Tabii yaşımız küçük ya millet istemiyordu. En son bir çayhanede işe başlamıştık abinin ismini hatırlamıyorum ama bizi Kendi çocukları gibi sevmişti. Çoğu mutfak işi çay kahve işini falan hep ondan öğrendik. Bir süre kiramızı o ödemişti. Öyle zaman geçti işte büyüyüp ortaokula başlayınca okul değiştirip taşındık. Ondan sonra abim zaten kendi çalışmaya başladı. Benim okumamı istiyordu ama kendisine çok yükleniyordu ve buna üzülüyordum.

Enemies | rinsouWhere stories live. Discover now