Bölüm 21

136 14 31
                                    

uzun, hareketli bir günden sonra hala serbest vakit olsa da herkez şimdiden yatmak için hazırlanıyorlardı. Gün boyunca rindou sanzu ile, souya ise hakkai ile takılmışlardı. Souya çadırlarının yakınındaki ateşim önüne oturmuş ısınıyordu. Gün boyunca mutluyken. Karşısından gülüşerek geçen rindou ve sanzuyu görünce bir anda suratı asıldı. Rindounun yüzüne bir baktı.. Onu kendi yanında bile bu kadar mutlu görmüyordu... Aklına bir soru takıldı.
Rindou artık ondan sıkılmış mıydı? Yoksa kendisini beceremediğinden sanzunun peşine mi takılmıştı? Kafası çok karışıktı. Tüm bu düşünceler tekrar aklına geldiği için kendi kendine sinirlendi. Gözyaşlarını gizlemek için başını kolları arasına aldı. O sırada yanına hakkai ve senju gelmişti. Hakkai sounun yanına çökerek;

-souya noldu lan gene yüzünden düşen bin parça?

-...

-ciddi soruyorum noldu?

Souya elleri ile yüzünü çekiştirerek;

-Yeter amk. Bıktığm. Yeteeeer!!

Senju;
-ağlama ya nolduu?

-yeter amk rindouyu sikicem götü rahat durmuyo! Bana geleceğine gidip sanzuyla fingirdeşiyo göt!!!

Senju; ne?-

Hakkai; haa doğru siz sewdiniz dimi..
Senjuya dönerek;
-yalnış anlama aw bu rindou sanzuyla takılıp bunu sattı ya onu diyo.

Senju; hee önemli değil zaten o da tam şefersizlik yapmış.

Sou; kim?

Senju kollarını göğsünde birleştirerek;

-ikiside..

Souya başını geri koyup ağlamaya devam eder. Senju çadırına döner hakkai de bir süre souyayı teselli etmeye çalışır. En son yatıp uyurlar.

-

Souya gece 1 gibi uyandı. Yanına baktığında hakkaiyi göremeyince korktu. Bu saatte neredeydi?.. Kalkıp etrafına baksa da bulamadı. En son hava almak için dışarı çıktı. (kesinlikle rinin yanına gitmek için değil) çadırları dolaştı. Ama hepsi aynı olduğundan hangisi onlarınki çözemedi. Etrafta birsürü çadır vardı. Elindeki fenerle gezerken yanında kocaman bir gölge farketti. Feneri yüzüne tuttuğunda bunun mucho olduğunu gördü ve korkuyla yerinden sıçradı birkaç küfür savurarak yere düştü. Mucho ise onun kadar korkmamış olacak ki aynı ifadesiz surat ile ona bakıyordu.

-napıyosun sen burda!?

-hava alıyordum asıl senin ne işin var

-eee. Benimki de aynı

-elinde fenerle çadırları gezerekmi?

-.... Nys gidiyom ben sende çok durma hava soğuk..

Tam gideceği sıra arkasını dönüp;

-şey rindoların çadırı hangisi biliyormusun?

Mucho ileriyi işaret ederek;

-şu sondan üçüncü çadır. Ağacın altındaki.

-eyvallah...

Sessizce çadırın yanına gider. Aralık olan fermuardan eğilip içeri baktığında rindouyu telefonuna bakarken gördü. Rin anlık kendisine bakınca çekildi ve kalkıp yavaşça uzaklaşmaya başladı. Sanzu ile ikisini dip dibe yatarken görmek yeterince canını yakmıştı. Ensesinde birisinin nefesini hissedince irkildi. Nefesin sahibi kolundan tutup kendisine döndürünce farketti ki bu rindouydu.
Son derece ciddi bakışları ile;

-burda ne işin var?

-....

-birde cevap mı versen.

Enemies | rinsouजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें