36. TANRILARIN KISKANDIĞI GÜZELLİK

Start from the beginning
                                    

Cümlemi bitirir bitirmez Pars'ın dudaklarından bir gülümseme belirdi ve o gülümsemenin ardından belimde duran elleri çıplak bedenimde yavaş yavaş kalçalarına doğru inmeye başladı. Söylediğim şey ile onu kışkırtmaya çalıştığımı düşünüyordu ama öyle değildi.

Onun hakkında düşüncelerim, hisleri, duygularım tamamen değişmiş olsa da ben değişmemiştim. Aşık bir kadın olabilirdim ama aşkın beni kör etmesine izin veren bir kadın olmayacaktım. Onun için bir çok şey yapabilirdim ama bunu sadece aşk için yapmayacaktım. Çünkü aşkın geçici bir duygu olduğunu biliyordum ve o duygu bittiğinde kendine olan saygısını yitirmiş bir kadın olmaktansa kendi bildiği yolda ilerlerken kendi doğruları ile hata yapan bir kadın olmayı tercih ederdim.

Önceliğim her zaman kendim olacaktı bu nedenle Pars'ın hiç tereddüt etmeden kabul ettiği şeyleri kabul edemezdim. Onu sevecek, onunla sevişecek, gerekirse onun için ölecektim ama bunu kendi isteğimle yapacaktım.

"Hera." Ses tonu beni büyük bir günaha davet eder gibiydi. Elleri çıplak bedenimde dolaşırken tenimden daha sıcak olan elleri beni daha da azdırıyordu.

"Şu an ne istiyorsun?"

Uzun parmakları bedenimde hareket ettikçe dokunduğu yerde ufak kıvılcımlar oluşuyordu ve bu kıvılcımlar bedenimde her an çıkacak yangını körükleyecek güçteydi. Pars'ın elleri tamamen kalçalarıma indi ve hiç vakit kaybetmeden çıplak kalçalarımı büyük ellerinin arasına alarak sertçe kavradı. Bu bedenimdeki ateşi harlamak için ilk adımdı ama yeterli değildi. Daha fazlasını istiyordum.

"Bana cevap ver," dedi dişlerinin arasından. "Ne yapmalıyım?"

Karşımda arzulu gözlerle beni izleyen Pars'a baktığımda aslında düşündüğüm her şeyin çok anlamsızdı. Şu an ikimizin de istediği aşk değildi. İstediğimiz tutkuydu, İstediğimiz ihtirastı. İstediğimiz günahtı.

"Benimle sevişmeni istiyorum," dedim net bir tonda.

Pars'ın mavileri daha da karardı. Tutku onu tamamen ele geçirmiş gibiydi. Onun mavilerinden benim yeşillerime doğru akan tutkuyla kendimi daha fazla tutamayacağımı biliyordum. Elim boynundan siyah saçlarına doğru hareketlendiğinde gözlerindeki beklenti beni daha da azdırıyordu. Elimi saçlarına geçirip başını sertçe geriye doğru çektiğimde sendeledi ama kendini toparlaması fazla uzun sürmemişti. Dengesini tekrar sağladığında gözlerimin içinde karşı konulamaz bir şekilde bakıyordu. İlk hamleyi benden beklediğini biliyordum.

Saçlarına geçirdiğim eliyle başını kendime doğru yaklaştırdım. Bana hiç karşı koymadan hareketlerimi takip ediyordu. Dudakları dudaklarımın bir kaç santim ötesindeydi ve hafif açık dudaklarının arasından sızan sıcak nefesi dudaklarımı okşuyordu. Sıcak nefesi dudaklarımda, sıcak elleri kalçalarımdayken yanmamak elde değildi. Ona biraz daha yaklaştım ve dilimi hafifçe çıkarak dudaklarının üzerini hafifçe turladım.

"Seviş benimle."

Bu iki kelime başlama ateşimiz olmuştu. Bedeninden yanan ateşi benimle paylaşıyordu. Sonunda ikimizde cayır cayır yanacaktık ama söz konusu ikimiz ise bunun önemi yoktu. İkimizde günahkardık ve eğer karşımdaki adam o ise cehennemde yanmayı göze alabilirdim.

Pars büyük bir hırsla dudaklarıma yapıştığında ileriye doğru bir kaç adım attı ve bedenim hemen arkamda bulunan kapıya sertçe çarptı. Sırtımda ufak çaplı bir acı dalgalansa da bu beni daha da azdırmaktan öteye gidememişti. Çarpmanın etkisiyle farkında olmadan Pars'ın ağzının içine doğru inlediğimde Pars'ın beni öpüşü daha da şiddetlendi. Öyle bir hırsla öpüyordu ki dudaklarımı kopacağından şüpheleniyordum ama bu beni daha da heyecanlandırıyordu.

HERKESİN EFENDİSİWhere stories live. Discover now