74.

15.4K 1.2K 316
                                    

Kurban verenee.

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bu arada, bu hikaye bence saçmalamaya başladı. Gidin klasik kitaplar okuyun. Benim kurgularımı okumayın.

İyi okumalar.

[*]

2 ay sonra....

Karnımda hareketlik hissetmemle birlikte, gözlerimi araladım. Lan...? Ben 2 ay önce doğurmadım mı?

Gözlerimi tam açtığımda, Loris'in dudakları ile çıkardığı harika ötesi ses ile karşılaştım. Özellikle de, o sesi çıkartırken, suratıma patlayan salyaları harika ötesiydi.

Yüzümü buruşturdum.

Karnımın üstüne yaslanan Luna'yı uçurmadan, oturur pozisyona geçiş yaptım. Loris, sağ tarafımda bulunduğu için, ona herhangi bir müdahale yapmadım.

"Aynen. Günaydın. Enerci. Sabah sabah suratımı da yıkamaya gerek kalmadı. Sağ ol, Loris."

Esneyerek, bana yaslanmış olan Luna'ya baktım. Çok tatlı bir şekilde bakıyordu. Korkması gerekmiyor muydu? Esneyişim, tıpkı maymunlara benziyordu. Benden korkmalıydı.

Loris, "M-a-mm" diye mırıltılar çıkartmaya başladı.

Sıra sıra ikisine de göz gezdirerek, "Siz nasıl buraya geldiniz? En son odanızda uyuttum sizi. Uçtunuz mu?" Diye sordum.

Luna, başını kucağıma gömdü. Elleri ile başını sarmaladı. Daha doğrusu sarmalayamadı. Kolları kısa olduğu için, yapamıyordu, çok komikti. Bu çocuk, az önce sabır mı diledi?

Aramızda büyük bir sessizlik oluştu. Luna başını kaldırmadı. Loris ise Luna'ya bakıyordu. Ben, bu çocukları az önce depresyona mı soktum?!?

Sessizlik devam ederken, Daniele odaya girdi. Elinde tepsi vardı. Gülümseyerek, büyük bir neşe ile, "Günaydın, annelerin en güzeli. Bir tanecik güzel karım. Yıldızım. Çocuklarımın anası." Dedi.

Sonuncusu olmadı. 'Ana' demek, sana yakışmadı.

Gülümseyerek, "Günaydın, depresyona girmiş çocuklarımın, babası." Dedim.

Elindeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktı. Depresyona girmiş Luna'ya dikkat ederek, yanıma oturdu. Burnumun üzerine öpücük bıraktı.

Elimi tuttu ve parmaklarımın arasına bir şey geçirdi. Parmağıma baktığımda, bunun bir yüzük olduğunu anladım. Zaten, başka ne olabilirdi ki...?

Kaşlarımı çatarak, "Bugün ne ya...? Özel bir gün ama, bilemedim." Diye sordum.

Gerçekten, bugünün ne özelliği vardı? Evlenme günümüz değildi. Benim doğum günüm değildi. Lamaların keşif günü de değildi. Peki, bugünün ne gibi bir özelliği vardı?

Gerçi... illa böyle bir şeyin olması için, özel bir gün olmasına gerek yoktu. Daniele sürekli böyle yapıyordu. Ama bugünün bir şeyi vardı. İçimden geldi.

Daniele, kollarını birbirine dolayıp, trip moduna geçti. "Yazıklar olsun. Sen, iyice odun oldun."

Kaşlarımı daha da çatarak, "Sensin odun! Hatırlıyorum. Bugün özel bir gün. Ama ne günü bilemedim. Benim hatırladığımı, hatırlamayanlara odun denir." Dedim.

Bence haklıyım. Zaten, anca herkes kendince haklı olur.

Daniele, "Bugün, tanışma yıl dönümümüz. Ve ilk kutladığımız yıl dönümümüz." Dedi.

İtalyan Mafya Mı? • Yarı Texting •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin