4. Bölüm

37 2 15
                                    

Çoook... yorgunuuum... Beniiii... beklemeee kaptaaan...
Seyir defteriniii... başkasııı yazsııın!
Çınarlııı... kubbeliii.. maavi biir limaaan!
Beniii o limanaaa... çıkaramaaszsııın!

Defne nefes nefese kalmış bir halde, yer yer yükselip alçalan ve çatallaşıp çatlayan sesiyle Cem Karaca'nın Mavi Liman şarkısını ki sözleri Nazım Hikmet Ran'ın Mavi Liman şiirinden alınmıştır, haykırırcasına söylerken veya söylemeye çalışırken ya da belki söylediğini zannederken Seçil bir yandan kesik kahkahalarla gülüyor diğer yandan ise karnını tutarak ahlaya uhlaya sızlanıyordu. Defne adeta transa geçmişçesine konsantre olmuş bir şekilde şarkısını söylemeye devam ededursun bir kolunda Seçil bir kolunda Nazlı onu yürütmeye çalışıyorlardı.

Nazlı;

- Sanat camiası daha önce böyle bir katliam görmemiştir. Rahmetlilerin kemikleri sızlayacak. Mezarlarında ters dönecekler.

Defne;

- Vallaa Nazlı'cımh... kusura bakmıycan artıkh... yanih... çhok afedersin deh... Bu nefeseh... anca bu shesh... Ah...

Sonunda ne gülmeye, ne yürümeye ve ne de Defne'yi çekiştirmeye daha fazla gücü takati kalmayan Seçil, artık dayanamayarak İsyan bayrağını çekti ve inler gibi bir sesle sızlanmaya başladı.

- Ya Defne yeter ne olur, Allah aşkına güldürme beni! Karnım... çok kötüyüm...

Defne ağlamaklı bir tonda inleyerek konuştu.

- Ben güldürdüğüm için değil... Nazlı yol boyunca nefes aldırmadan at gibi koşturduğu için ağrıyor karnın.

Nazlı alaycı bir gülüşle siteme geçti.

- Yha size de iyilik yaramıyor ha... Ne nankörsünüz be... Sayemde ne güzel sabah sporu yapıyorsunuz işte, daha ne?

Seçil (kinayeli bir eda ile);

- Şâhâne...

Defne (alaycı bir abartıyla);

- Ölümcül Spor! Sinemalarda! Ah! Bittim! Ben bittim de... (göz ucuyla Nazlı'ya bakarak) seninle ne bu yol biter ne de lisedeki şu son senem... Bitmeeez... Bu iş böyle gitmeez... Bu tempoya benim gücüm yetmeeezz... mezun olmadan mefta olucam senin yüzünden!

Son cümleyi yüksek sesle ve bir çırpıda söylemişti. Onun o komik hali ve çocukça serzenişi Nazlı'yı bile güldürmeyi başarmıştı.

Defne, kendi tabiriyle; dokuz kardeşin orta direğiydi. Çünkü ondan önce bir abisi üç ablası, yine ondan sonra da bir erkek ve üç kız kardeşi vardı.

Kardeşlerin en büyüğü Erhan'dı. Ondan sonra sırasıyla; Melek, Meltem, Melis, Defne, hayal, Nazlı, Feyzi ve en küçükleri Hande'ydi.

Seçil hala tarafından kuzenleri olup bu yıl itibarıyla tam dört yıl boyunca onlarla kalacaktı. Çünkü şu an okumakta olduğu lise evlerine çok uzaktı ve oraya servis de yoktu ki zaten olsaydı bile servise verecek kadar paraları da yoktu.

Aynı dertten muzdarip olan nedret'te bunu bildiği ve bu durumu çok iyi anladığı için kız kardeşi Hasret'e seçil'in onlarla kalmasını teklif etmişti. Hasret önce biraz tereddüt etse de abisinin, yengesinin ama en çok da kızların yoğun ısrarları üzerine razı olmuştu bu duruma.

İsmet; Nedret ve ailesini çok severdi. Onlara çok güvenir ve her şeyini gönül rahatlığıyla onlara emanet edebileceğini çok iyi bilirdi. Bu yüzden o da memnuniyetle kabul etti bu teklifi.

Kaldı ki Nedret dominant yani baskın karakterli, biraz sert tabiatlı ve heybetli bir adamdı. Kendi eşrafının deyimiyle gölgesi ağırdı. Çevresindeki İnsanlar ondan çekinirdi. Yani savunduğu herhangi bir fikirde ve giriştiği herhangi bir işte ona itiraz etmek, ona karşı çıkmak biraz cesaret isterdi.

Seçil sevinçle haykırdı;

- Kara göründü! Kara göründü!

- Kara göründü! Kara göründü!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Evet, yaklaşmışlardı. Bulundukları yerden bakıldığında durak rahatlıkla görülebiliyordu artık. Defne de aynı coşkuyla Seçil'i tasdikledi;

- Heyt be! Başardık!

Ve sonunda durağa vardıklarında herkes rahat bir nefes aldı. Ferdi sitemle karışık bir alayla gülümsedi;

- Evet, başardınız. Ama biraz geç kaldınız.

Defne Ekrem'in oturttuğu yerde arkasına yaslanarak derin bir oh çekti;

- Aman, boş ver. Ne demişler; Geç olsun, güç olmasın. Ee, baktınız mı uygulamadan? Ne zaman geliyormuş otobüs? Kaç dakikası varmış?

Ferdi;

- Otobüs geldi.

Defne;

- Ee, hani nerde?

Ferdi;

- Gitti.

Defne;

- Ne! Nasıl yani, bizi almadan mı?

Ekrem;

- Bizi alacak parası yokmuş.

Defne;

- Ee dalga geçmeyin be!

Ferdi;

- Vallaa dalga geçen Ekrem. Ben gayet ciddiyim.

Defne mahzunlaştı. Yüzü düştü;

- Ee ne olucak şimdi? Ne yapıcağız?

Ferdi aynı soğukkanlılıkla cevap verdi;

- Eğer yeterince dinlendiyseniz ki çok geç kaldık. Daha fazla zaman kaybedemeyiz. Tramvay durağına kadar durmak yok! Yola devam!

Ve bu da Defne'nin bittiği andı.
Caddede isyanın sesi yankılandı.

- Haaayııır!

☆☆☆

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 22, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HAYIRDIR İNŞALLAH Where stories live. Discover now