3. Bölüm

43 3 2
                                    

5 YIL SONRA

Ferdi, az sonra başına geleceklerden habersiz, mışıl mışıl uyuyordu.

Yasemin, Ferdi'yi şöyle bir süzdükten sonra bakışlarını Ekrem'e çevirdi. Birbirlerine muzipçe göz kırparak kikir kikir
gülüştüler.

Yasemin kısık bir sesle sordu;

- Evet, başlıyoruz. Hazır mısın?

Ekrem fısıltıyla ve sabırsızca yanıtladı.

- Evet, hazırım....

Aralarında küçük bir gülüşme daha oldu.

Ekrem boğazını temizledi.

- Ehüm ehüm...

Yine bir kıkırdama oldu aralarında. Ekrem bir elinin baş ve işaret parmağıyla burun deliklerini tıkadı. Bir iki ses denemesinden sonra yüksek ve keskin bir sesle şovuna başladı. Bu arada Yasemin için için gülüyordu.

Ekrem;

- Sevgili radyo dinleyicileri! Her sabah, tostumuzu yiyoruz... sizleri, yayına bekliyoruz. Hadi bakalım, kolay gelsin.

Ferdi, memnuniyetsizliğini belli eder cinsten küçük iniltilerle bir iki kımıldansa da uyumaya devam etti. Ama zaten gösteri henüz başlamamıştı. Ekrem ve Yasemin bir yandan alkışlarla ritim tutmaya ve diğer yandan da olanca sesleriyle jenerik şarkıyı söylemeye başladılar.

Sabah erkenden kalkarım!
Arabalardan sarkarım!
Trafikten çok korkarım!
Ü-ürü-üüü!

Onlar, kahkahaların izin verdiği ölçüde sürekli aynı nakaratı tekrarlarken; Ferdi oflaya puflaya, güçlükle yatağında doğruldu.

- Off, sabah sabah bu ne ya...

Ekrem;

- Bir Hakan GÜNDÜZ klasiği! Gerçi biz o zamanlar pek hatırlayacak yaşta değilmişiz ama Defne sağolsun. Bizden iki üç yaş kıdemli olduğu için...

Yasemin;

- Evet, Defne o zamanlar altı yaşlarında falanmış galiba.

Ferdi sıkıntıyla iç geçirdi.

- Ne yani, siz şimdi müsâmereye hazırlanır gibi çalışıp bi de prova mı yaptınız bunu ezberlemek için, sırf beni uyandıracaksınız diye ha?

Yasemin;

- Aynen öyle.

Ekrem;

- Kıymetini bil.

Ferdi;

- Öff, çocuk musunuz siz ya?

Yasemin;

- Çocuk ruhluyuz diyelim.

Ferdi;

- Ya Defne'nin ağzıyla konuşma bana! Bir arkadaş grubuna bir çocuk yetiyor zaten.

Ekrem;

- Ooow! Aman Defne duymasın, sakın. Alınır bak.(Pis pis sırıttı) Çok kırılır sonra,

Ferdi zoraki bir gülümsemeyle ve tehditkâr bir tavırla söze girdi.

- Eğer sen söylemezsen, duymaz kardeşim.

Ekrem alaycı bi kinayeyle gülümsedi.

- Ya söylersem abicim...

Ferdi ayaklarını yatağın kenarından sarkıtarak Ekrem'e doğru hafifçe eğildi.

- Gebertirim abicim... seni gebertirim!

Onlar böyle atışırken Yasemin kıyafet dolabından aldığı ütülü okul üniformasını Ferdi'ye fırlattı.

- Yatak keyfin bittiyse hadi kalk giyin de çıkalım artık. Okula geç kalmayalım senin yüzünden.

Ekrem zafer kazanmış gibi kahkahalarla gülerken Ferdi gergin bir sakinlikle gözlerini onlara dikip söylendi.

- Sizi bana sayıyla mı verdiler...

Ekrem;

- Çok konuşma da kalk, giyin! Hayal'ler bizi bekliyorlar aşağıda.

Ve bu da bardağı taşıran son damla olmuştu artık. İyiden iyiye sinirlenen Ferdi, öfkesine daha fazla hakim olamayıp hışımla ayağa kalktı ve olanca sesiyle bağırarak Ekrem"in üzerine yürüdü.

- Nereye kalkayım birader! Ha! Nasıl giyinebilirim acaba siz bu odada olduğunuz sürece! Ha! Gözünüzün önünde mi so... tövbe tövbe...

Ekrem önce Yasemin"in arkasına saklandı ve sonra tekrar Ferdi'nin karşısına dikilerek suni bir hiddetle çıkıştı.

- Ne bağırıyorsun be parmak kadar çocuğa! Allah Allah ya!

- Küçül de gel cebime gir bâri! Davar seni

Yasemin bir yandan Ekrem'i kolundan tutup çekiştirerek kapıya doğru yönelirken öte yandan da homurtulu bir sesle söylenmeye başladı.

- Yürü Ekrem yürü! Gene cinlendi bu. Ne hali varsa görsün. Çıkalım biz, hadi.

Ekrem, çıkarken son bir kez daha arkadaşına dönüp laf atmadan edemedi.

- Hadi sallanma! Ağaç etme bizi dışarda!

- Ben şimdi senin... (yastığı kaptı) canına ot tıkamazsam...

Tam ona fırlatacağı anda Ekrem son kahkahasını da atarak kapıyı çekip çıktı.

☆☆☆

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

☆☆☆

Ferdi'ler; itiş didiş, konuşa tartışa otobüs durağına vardıklarında Defne, Nazlı ve seçil henüz ortalıklarda örünmüyorlardı. Nefes nefese kalmış bir vaziyette durağın bankına oturdular.

Bengü;

- E bunlar hâlâ gelmemişler mi ya?

Neva;

- Hay Allah, çok geç kalmasalar bâri...

Ferdi Kaşlarını çatarak Hayal'e baktı;

- Hayır, niye izin veriyorsunuz ki sanki?

Hayal, aynı gerginlikle yanıtladı.

- Keyfimizden!

Yasemin (sitemkar bir tavırla);

- Aman Ferdi... Allah aşkına sen de... sanki Nazlı'nın huyunu bilmiyormuş gibi konuşuyorsun yani ha, öff...

Ekrem;

- Zavallı Defne...

☆☆☆

HAYIRDIR İNŞALLAH Where stories live. Discover now