Mert Özden Gururla Sunar

96 14 3
                                    

Mert & Mayıs Özden, İstanbul

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mert & Mayıs Özden, İstanbul.

Mert gelmişti.

Anahtarın delikte döndüğünü duyduğu gibi bilgisayarını kapatmış ve çalışma masasına koşmuştu Mayıs. Bir yandan yere düşen sıcak su torbasını alıyor, bir yandan da ders kitabını taşıyordu. Sanki ders çalışırken bir şey almaya gitmiş gibi odasından çıktığında abisi Mert ile göz göze geldi.

Mert şüpheci bakışlarla Mayıs'ı baştan aşağı süzdü.
"Boyun mu uzadı senin?"
"Sana da merhaba."
"Şaşırmamalıyım doğrusu, yediğin haltlardandır belki."
Mayıs göz devirip salona gitmek isterken Mert'in kendisine attığı büyük boy cicibebe paketini havada yakalamak zorunda kaldı.
"1, karnım ağrıyor. 2, sınavım var. 3, sen sakal mı bıraktın?"
Mayıs kaşları çatık Mert'in yüzünü incelerken Mert yanaklarını sıvazladı.
"Az biraz bıraktım, yakışmış mı?- bir saniye konuyu değiştirme!"

Mayıs kıkırdayarak koltuğa yığıldı ve dört bir yanını kitaplarla doldurdu. Sıcak su torbasını ağrımayan karnına dayarken bir yandan da daha dün olduğu sınavın kitabıyla bakışıyordu.
Evet, bu sistemi kurarak akıllı davranmış olabilirdi ama neden dünkü sınavın kitaplarını da koymuştu ki?
Kitabı yana ittirip bu sefer yarınki sınavın kitabını çekti önüne. Cicibebe paketini iştahla açarken abisinin gözlerini üzerinde hissetti.
"Ne var be ne bakıyorsun?"
"Karnın ağrıyor ve ders çalışıyorsun? İlginç. Normalde ders çalışmamak için türlü bahane uydurursun ya ondan dedim."

Mert elindeki poşetleri mutfağa götürürken Mayıs seri bir şekilde cevap verdi.
"İnsanın götü sıkışınca yapamayacağı şey olmuyor."
"Tabi tabi."
Bir süre sessizlik oldu. Mayıs bunun fırtına öncesi sessizliği olduğuna kanaat getirdi ve telefonunu çıkartarak gruba bir kelime ile her şeyi anlattı.

Mayıs x Adal
Mayıs: Esssssaalaaaaa

Telefonu mesajlarla titrerken ortada gözükmesin diye yastığın arkasına koydu ve koridora baktı, kimse yoktu. Mert odasına gitmiş olmalıydı.

Derin bir nefes alıp kitabına döndüğünde silah zoruyla ders çalışıyormuş gibi hissediyordu- ki bir nevi öyleydi de. Mert'in şuan pür dikkat kendisini dinlediğinden emindi, bu yüzden ses çıkması amacıyla kalemiyle zaten 3 farklı renkle vurgulanmış olan paragrafın altını çizmeye başladı.

"Evet, Mayıs hanım."
Mayıs yutkunmasını gizleyerek kitabına bakmaya devam etti. Mert'in en az iki saatlik dırdırını çekecekti ve bunu olabildiğince ertelemeye çalışıyordu.
Mert gürültüyle boğazını temizlediğinde bile hiç istifini bozmadı.
"Bana numara çekme Mayıs."
Mayıs kalemi bırakıp yalandan bir sinirle Mert'e döndü.
"Yarın sınavım var, düşük alırsam seneye bir daha okurum ki artık bu derstem kurtulmak istiyorum. O yüzden izin ver çalışa- ne yapıyorsun be?!"
Mert Mayıs'ın sözü bitmeden koltuktaki yastığı kaldırmış ve telefonu almıştı.
"Özel hayatın gizliliği maddesini ihlal ediyorsun! Valla polis çağrırım eve!"
"Sakin daha açmadım bile! Demek ki sakladığın bir şey var. Zaten belli de..."

Hayatımın Aşkı | Doğukan AdalWhere stories live. Discover now