Mezuniyet Balosu

528 27 30
                                    

(Flashback, Amerika, Mezuniyet Balosu)
Düzenleme: Medya eklenmemiş.

Medya: Dans (Doğukan + Mayıs)
(Romantik şeylerle ve gösterilerle kafayı bozan hocamız, mezuniyet için böyle bir dans ayarladı. Herkes saçma ve gereksiz buldu ama hoca itiraz kabul etmedi. Hayatınızda sadece bir kez ortaokuldan mezun olacağınızı söyledi ve gelecekte birbirinizle görüşemeyebileceğinizi de ekledi.)

)

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.

Mayıs'ın Günlüğü, Mezuniyetten 1 Hafta Önce

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.

Mayıs'ın Günlüğü, Mezuniyetten 1 Hafta Önce.

Baloya 1 hafta kalmıştı. Annemle elbise almıştık. Elbise, Hermione Granger'ın balo elbisesiydi ve ben bu detaya bayılmıştım. O cumartesi annem eve gittikten sonra Doğukan ile buluşmuştuk. Ona takım almak için yardımımı istemişti. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca mağazalar arasında gezip ona takım bakmıştık. Bazı denedikleri o kadar komikti ki, gülmeden edememiştim.

Ne beğenirsem beğeneyim mutlaka bir bahane öne sürdü. "Bu çok sıkıyor!" "Bunun bedeni yok!" "Rengi çok kötü!" Ama her cümlesinde ciddi olmadığı yüzündeki sırıtmadan belliydi. Beni sinirlendirmeye çalışıyordu. "AAA akşama kadar sana giysi beğendiremem kusura bakmayın beyefendi!" dedim ve mağazadan çıkarken kolumdan tuttu. Kıkırdıyordu.
"Tamam gitme! Sana ihtiyacım olduğunu biliyorsun!"

Hem bu cümlesi hem de ellerimizin teması beynimin durması için yeterliydi. Sırıtarak ona olan duygularımı şakaya döktüm ve omzuna vurdum. "Biliyorum. Bensiz ne yaparsın?"
Sanki bir anlığına yüzü gölgelendi, gülüşü söndü. "Evet..." diye mırıldandıktan sonra tekrardan güldü ama içten değildi. Bir şeyler olduğunu anlayacak kadar iyi tanıyordum onu. Ama bir şey demeden tekrardan takımlara gittim. Klasik siyah bir takım ve bir siyah papyonu kucağına bıraktım.
"Hadi bakalım Doğu bey."

Gülümsedi ve kabine girdi. Bende konuşmaya devam ettim. "Baloya 1 hafta kaldı, Bayan Watt  provalara başlayacak. Hâlâ eş seçmedin mi?"
"Eee, seçtim aslında. Ama henüz teklif etmedim."

"Ne bekliyorsun? Herhalde iki gün sonraki provalarda teklif edeceksin. Kime?"
Cevabı heyecanla bekliyordum sanki bana teklif edecekmiş gibi. Giyinmiş bir şekilde perdeyi açtı ve papyonu bana verdi. Hafifçe gülümsedim ve bana arkasını döndüğünde parmak uçlarımda papyonu taktım.
"May? Benimle baloya gelir misin?"
Bana döndüğünde kulaklarıma kadar kızardığıma emindim. Utangaç bir gülümseme yüzümü kaplarken kekeledim.
"Tabi, neden olmasın."

Hayatımın Aşkı | Doğukan AdalWhere stories live. Discover now