8-BELKİ

1K 56 7
                                    

Medya: Esta/ Andre

Şarkı: Atlantis/ Seafret

-BELKİ

İnsanı en çokta kendisi yormaz mıydı? İsterdim doğrusu eve gittiğimde ne yiyeceğim derdi olmadan başımın okşanmasını. İsterdim doğrusu aşık olmak. İsterdim doğrusu bunları düşünmeden yaşayabileceğim, gelecekte yaşanmasını istemezdim.

(Andrews Carney)

Başıma vuran ağrıyla gözlerimi araladım. Yatakta doğrulup gözlerimi okşayıp kendime gelmeye çalıştım. Sırtımda ki sızıya anlam veremezken odamın dağınıklığı dikkatimi çekmişti ayağa kalktığımda çıplak oluşum normaldi her gece böyle uyuyordum. Aynanın önünde sırtıma baktığımda tırnak izlerini gördüm. Tamam düşünmek için vaktim vardı. Dün akşam ne olmuştu öyle, umarım görevimden sapmamışımdır. Bu yolda aşık olmak yoktu!

Çarşafımda ki izler tamamen aklımdakilerin kanıtıydı. O kızın Esta olmamasını diledim yatağa oturduğumda, anıların zihnimde doluşmasına izin verdim. İlk defa bu kadar sarhoş olmuştum. Dün gece ki kesitlerden sadece bir kaç şey vardı. Yüzümü ellerim arasına alıp derin bir nefes aldım, bir kaç gün hastaneye gitmesem iyi olacaktı. Hayır olamaz ya ben yokken bir hastayı daha iğneleriyle zehirlerleseler. Kafam çalışmıyordu sıfır, başım çatlıyordu.

İlaç alıp soğuk bir duş almıştım. Saçlarımı kurulayıp giyindiğimde üstümde beyaz kazak ve siyah pantolon vardı. Üstüme de kot ceket alıp aşağı katta inmiştim. Evin temizliğinden görevli olan yardımcı Relian'a odamı temizlemesini ve çarşaflarımı değiştirmesini söyleyip evden ayrıldım.

Hastaneye geldiğimde kapıdan girdiğim gibi Esta ile karşı karşıya gelmiştik, gözlerini kaçırıp uzaklaşmak istiyordu. Konuşup konuşmamak arasında kaldım tam o esnada biri 'seni özledim' diyerek ellerini boynuma sarmıştı. Kim olduğuna baktığımda Adel'i görmemle gülümseyip kollarımı beline sardım. Esta'nın bakışlarını hissediyordum, yani hissizce bakıyor olmasına rağmen içimi delen bir şey vardı. Hızlıca uzaklaştığında bir şey yapamadım. Sadece izlemekle yetinmiştim.

"Abicim çok özledim seni"
"Hangi rüzgar seni buraya attı"
"Şöyle diyelim işlerden saptığını biliyorlar"

Kulağıma fısıldadığında istihbarat'dan bahsettiğini anlamıştım. Kollarını benden ayırdığında, sıkıntıyla nefes verdim. Odama çıktığımızda kahve istemek için telefonu elime aldım. Normal zamanlarda Deniz kızını çağırırdım ancak şimdi elim geri telefondan uzaklaştığında bakışlarım odada dolanmıştı. O esnada Adel'in konuşması dikkatimi dağıtmıştı.

"Aşık mı oldun?"
"Hayır"
"O zaman neden kaç gündür buradasın ama sadece o kızla berabersin ne oluyor hm?"
"Bir şey olduğu yok sadece olayı çözmeye çalışıyorum"
"Böyle gidersen işten alınacaksın"
"Olabilir. Sen niye geldin? Bunları zaten biliyorum"
"Kız kardeşin olacağım rolüm bu, en azından işlerden sapmanı engelliyeceğim sonrasında Bert de bu işe girecek"
"Hah bir bekçimiz eksikti doğrusu Adel"
"Şşt adım Aden Carney"
"Çok değişmiş ha Aden ha Adel"
"O kadar uyuz oldum ki zaten sana patlamayayım Andre"
"Neden sinirlisin ha?"
"Otoparkta bir hayvan park edeceğim yere arabasını park etti birde sırıtmıyor mu ah sinir bozucu"
"Aman ne kadar sinir bozucu"

Derin bir nefes aldım elime telefonu aldığımda aradığımda Deniz kızı yerine başka biri cevap vermişti. Yani artık benim işlerime bakmayacak mıydı?

"Sen kimsin Esta nerede?"
"Ben Ava efendim onun yerine işlere ben artık bakıyorum"
Düşüncelerim içinde kaybolurken benden bu kadar çabuk uzaklaşacağını düşünmüyordum. Dokunsam dağılıcak bir sanat eseri gibi hissediyordum onun yanında, şimdi ben o sanat eserine kirli parmaklarla ellemiştim. Karşı tarafın seslenmesiyle iki kahve söyleyip kapattım.

İMGE {LOTUSUN KOKUSU}>Where stories live. Discover now