4-İĞNE

1.6K 85 2
                                    

Medya: Leonardo Davis
(Esta'nın kuzeni)

Şarkı: Dolu kadehi ters tut #24

-İĞNE

Zaman en acımasız, gerçek insan doğar, yaşar, ölür lakin ne yaşadığını soracak olursanız, kahır dışında pek bir şey kifayetsizdi. ölü kalmış durumda gibiydi muhtemelen zaman her zaman her yerde en soğuk tarafını gösteren yelkovandı.

(Loris Esta Kate)

Polislerin ağzımdan çıkan cümleler ile soğuk sorgu odasından çıkarıldım. Tekrar parmaklıklar arasına gideceğimi düşünürken elime evraklar tutuşturdular. imzalayıp serbest kaldığımı bildirdiler. elimdeki kelepçeler sökülürken derin rahat bir nefes aldım. aniden içeriye Bay Benjamin'nin avukatları girince endişelenmeden duramadım. odadan çıkmam söylendiğinde başımı sallayıp eşyalarımı ve çantamı alarak odadan çıktım.

Eve gidip nasıl bir gece geçirdiğimi düşünmek istiyordum. koridorun sonunda karanlık gözlerle karşılaşınca yoluma bakmak istedim. Bay gizem her yerdeydi ama sadece istemekle kalmıştım. yanından geçerken kolumu tutması ile soğuk gözleri ile karşı karşıya gelmiştim. yüzündeki ifade ne merak ne de sinir barındırıyordu asla, ne hissetiğini belli etmeyen bu adama Bay gizem demek çok yakışıyordu.

"İçeride ne dedin de bütün hastane tamamen burada?"
"Suçsuz olduğumu belirttim o kadar"
"Sana o iğneyi gerçekten Emma mı verdi?"
"Ben iğne demedim bile nerden biliyorsunuz?"
" Siz ekine gerek yok şu an"
"Ama siz belirttiniz bunu ve soruma cevap alamadım"
"Muhtemelen senin gibi biri ile uğraşmak zor olucak stajyer"
"Bitti mi"

Eliyle buyrun yapar gibi uzattı hırsla önünden geçmiştim. Tamamen dışarı çıktığımda derin bir nefes aldım yorgunluktan bitap düşmüştüm.
Taxi çağırarak evin yolunu tarif ettim.
Eve geldiğimde taxi şoförüne gereken parayı vermiş taxiden inmiştim binaya girerek asansöre binmiştim 7. Katta bastığımda asansörün aynasından dağılmış hâlime baktım saçlarımı yüzümden çekip açılan asansör kapısından dışarı çıktım. uzun koridorun sonunda gözüken kapımı anahtarımla açıp içeri girmiştim. Elimle duvardaki ışığı aarayıp bulup açtığımda gördüğüm şey ile şok olmuştum.

Ev tamamen dağılmış hâlde idi. Birileri bir şey aramış gibiydi hırsız mı var diye düşündüm korkuyla çantamdan telefonumu çıkardım o an odadan gelen tıkırtılar tamamen sessiz olmam için çabaydı. Elimdeki telefon ile önüme gelen ilk numara değilde mantıklı olarak kimin güçlü olduğunu düşündüm tabi o an aklıma Bay Andre geldi gurur yapıcak fırsatım yoktu kapıdan çıkarsam da ses çok çıkardı daha ışığın uandığını fark etmemişti içerde ki kişi tanrıya dua ederek andreye mesaj atacaktım ki aklıma ayakkabılıkta ki topuklu ayakkabı gelmişti birini elime alıp odama doğru yöneldim sesler oradan gelince içeriye kapıdan hafifçe baktım parmak uçlarımla yürüyüp arkası dönük siyah ceketli adama yaklaştım kafasına topuklu ayakkabının topuğuyla vurduğum anda yere düşen şahısa baktım Leo olduğunu görünce derin bir nefes alarak sinirle güldüm. Bütün aksilikler beni bulurdu zaten.


Tam bir yarım saatir Leo'nun kafasına masaj yapıyordum ama dırdırı asla bitmiyordu

"Kafam çatlıyor zonkluyor ya"
"Sende evime hırsız gibi girip etrafı dağıtmasaydın"
" Sana süpriz yapıcaktım aslında birazcık sakarlığım sonucunda bütün mutfağın hâl bu"
"Birazcık mı sakarlığın? Senin sakarlığın ile Dünya yok olurdu şu an"
"Abartma. Sadece mutfağı dağıttım Ov oh başım çatlıyor az daha masaj yap kuzen"
"Mutfak mı? Peki salonun hâli ne idi öyle?"
"Salon mu ben salona elemedim sen dağınık bırakmışsındır diye ellemek istemedim"
" Şaka yapıyorsun değil mi?"
"Sence ay başım başım"

Ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu ancak Leo'nun şaka yapar gibi bir hâli yoktu
Sinirle üfleyip masaj yaptım mutfaktan buz getirip masaj yapamayacağımı söyledim tabi uzun dil dökmeler sonucu onu misafir odasında baş başa bırakıp odama yöneldim dağınıklığı azııck bile toparlayamadan günün yorgunluğundan kendimi yatağa atmıştım.

-Sabah-
Gün ışıkları gözlerimi istilâ ederken göz kapaklarım direnmekten. başka bir şey yapmıyordu günün erken saatleri olmasına rağmen gün ışığı parlaklığıyla tüm çıplaklığıyla göz önündeydi yatakta doğrulup gözlerimi araladım ellerim ile saçlarımı geriye atıp yüzüme iki tokat atmıştım kendime gelebilmek adına. Gözlerim oda da dolanırken yatakta oturur pozisyona gelip esnedim telefonumda ki bildirimler ile telefonu elime aldım hastane sohbet grubunda o kadar konuşulmuştu ki sanırsınız ki üçüncü dünya savaşı olmuştu. O sırada sohbetlerden birinde ki linke yanlışlıkla parmağım takıldı linke girdim giridiim an tanıdık fotoğraf ile şaşkınlık içerisinde kalmıştım

Çünkü hastane de ki olay çözülmüş ve polisler yapan kişiyi çoktan belirlemiş ve adliyeye sevk etmişlerdi. Ama yapan kişi gerçekten beklenilmezdi benim için..

İMGE {LOTUSUN KOKUSU}>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin