2-KİMSİN

2.2K 108 8
                                    

{Medya Loris Esta Kate}
Model: Dove Cameron

-KİMSİN?
(Loris Kate)

İçeriye giren kişiye baktığımda onu gördüm metro da çizdiğim adam bakışları beni bulunca, yavaş bir şekilde Bay Dean'nın masasına yöneldi. Bay Dean acele içinde ayağa kalkıp, yerini ona teslim ettiğinde ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kafamı kaldırdığım anda " Loris odadan çık ve iki kahve getir bize" Bay Dean'nın söylemesi ile odadan çıkıyordum ki "benimki filtre kahve olsun stajyer" baş sallayıp sinirle odadan çıktım.

Neden bu kadar ahmakla uğraştığımı düşündüm. Zaten stajyerliğim bittiği gibi Cerrah olup İspanya'ya taşınacağım. Kafeteryaya gidip kahve siparişi beklerken, telefonumu elime alıp saatte baktım. Dakikalar ile yarışmak beni yormuştu. Yarın annemi görmem gerekiyordu.

O sırada yan tarafımda ki hemşirelerin sohbetine kulak misafiri olmuştum. Hastanenin yeni sahibi hakkında konuşuyorlardı. Muhtemelen çizdiğim adam olamazdı değil mi? Yok yok değildi, o ise ben nasıl bu kadar insan içinde onu buldum. Kahve siparişiniz hazır diyen çalışanla gülümseyip kahveleri elinden aldım, Bay Dean'nın odasına yöneldim.

Kahveleri servis edip odadan çıkarken bakışlarına esir olmuştum. Kahveyi servis edene kadar soğuk bakışları ile tıpkı bir buz dağına çarpmış gibi hissetim. Bay Dean'nın o kadar yalakalık yapması da gülünç bir durumdu ki bütün duyguları bir an da yaşadım. Odadan çıkıp nabzımı kontrol ettim. Tansiyonum ve şekerim düştü heyecandan. Hızlıca kafeteryaya gidip elime gelen ilk çikolatalı şeyi alıp yedim. O sırada acile gitmem gerektiğini tamamen aklımdan çıkarmıştım.

Acilde ki hastalar ile ilgilenmiştim ki, o sırada adım anons edilince 206 da bulunan hastamın yanına gitmem gerektiğini anladım. 206 da bulunan hasta kanser ile savaşan bir çocuktu. Daha 6 yaşında ki bir kız çocuğu Lenfomayla mücadele ediyordu. Asla odasına gülümsemeden giremiyordum. O kadar saftı ki dünyanın tekrar ne kadar acımasız olduğunu düşündüm.

İçeri girdiğim anda gülerek bana baktı. İsmi gibi Vivian hayat doluydu, bakışlarında bile anlam vardı. 6 yaşına mağruren o kadar zekiydi ki. İyileşeceğine kesin ümidimiz var. En yeni ilaçları ona kullanıyorduk yaşına rağmen vücudu dirençliydi. Yeni gelmeme reğmen benimle en çok o anlaşıyordu. Bunları bir kenara bırakıp gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum.

"Loris bugün bana kitap okuyacaksın değil mi?"
"Ah tabi ki Vivian ancak ilaçlarını yemen karşılığında"
"Çoktan yedim ilaçlarımı"
"Peki iğnelerin?"
"Onları da yaptılar, sadece bir tane iğne kaldı onu da sen yapıcaksın"
"Peki bakalım küçük prenses"

İlaç reyonundan iğnesini aldım eldivenlerimi de elime geçirdim. Minicik ellerini elimin içine alıp gülümsedim zaten açılan damar yoluna yavaşça iğneyle ilacı enjekte ettim. Canı acısa bile bunu asla belli etmiyordu. Yerimden doğrulup boş iğneyi çöpe attıp elimdeki eldivenleri çıkarırım yavaşça yanına yaklaşıp yüzünü okşarım.

"Boş vaktimde hemencecik geleceğim söz"
"Bekliyorum Loris"

Odadan çıktığım anda gülümsemem silinmişti. insanların bakışları hep beni utandırırdı çünkü şuan karşımda o vardı. Eliyle buyrun yapar gibi önüne düşmemi istedi. Bunları söylemeden anlamıştım, önüne düşüp yürümeye başladım. muhtemelen resim hakkında konuşacaktı. Bay Dean'nın odasına geldiğimizde içeri girdik, odada kimsenin olmamasına sevinmiştim. Çünkü utancımdan yerin dibine girebilirdim.

Bay Dean'nın çoğu şeyi oda da yoktu ve yeni şeyler odaydı. Bay Dean bu hastanenin %23'lük hissesi olan cerrahlardan biriydi. Bunları düşünürken o yerine oturmuş boğazını temizlemek için değil de dikkatimi çekmek için öksürmüştü. Ona baktığım an da sinir bozucu bir tavırla konuşmaya başlamıştı.

"Demek metro da beni çizen sendin?"
"Evet seni ben çizdim"
"İlk olarak sen değil siz. Gördüğün hastanenin %26'lık payı benim ve ikincisi olarak güzel suratımı çizmek için kimden izin aldın Esta?"
"Esta mı?"
"Bu kadar şey içinde buna mı takıldın cidden?"
"Esta ile hitap etmek için siz izin istediniz mi?"
"İzin mi istemeliyim stajyer?"
"Evet hem sizi çizdiysem ne olmuş en azından gülümsediğiniz ilk yer olabilir"

Alayla gülmeye başladı. Anlam veremedim, bakışları gözlerimde dolanıp yerinden kalkıp. masanın kenarına oturarak kollarını birbirine bağladı. Esta ismi mi kimsenin söylemesini pek istemiyordum çünkü adımın aksine oek parlak değildim geleceğim dahi parlak değildi. Adımı söylememeliydi.

"Ben burada olduğum sürece sen asistanım olucaksın"
"Gördüğünüz üzere ne bir sekreterim ne de bir asistan cerrah stajyeriyim bildiğim kadarıyla da tıpla alâkanız yok"
"Öncellikle tıpla alâkam var mı yok mu görürsün hem kurul üyesiyim daha önemlisi var mı asistanımsın ya da stajyerimsin dedim aynı şey ikisi de"
"Ama ben Bay Dean'nın stajyeriyim"
"Bay Dean yerini bana devretti o zaman konu kapanmıştır çıkabilirsin deniz kızı"

Deniz kızını duyunca sorgular gibi baktım, ancak umursamdsn yerinden kalkıp masasına geçince, Tanrıdan sabır dileyerek odadan çıktım. Bu adamla uğraşmak için bolca enerjiye ve sabıra ihtiyacım vardı anlaşılan. Bu arada Bay Dean neden gitmişti, hiçbir şey demeden gitmesi çok değişikti. Aşağıya inip öğle arası olduğunu fark ettim. Tam o sırada polislerin adımı söylemesi beklenmedikti arkamdaki bir grup polis ile ne olduğunu sorguladım ancak bizimle geliyorsunuz diyene kadardı her şey..

İMGE {LOTUSUN KOKUSU}>Where stories live. Discover now