17-

9.1K 345 75
                                    

(Kitap içerisinde küçük bir düzenleme yaptım ama olay akışını etkileyen hiçbir şey yok, merak etmeyin. Sadece bölümler arası kelime sayılarını eşitlemek için kısa olan iki bölümü uzun olan bir bölüm şeklide birleştirdim. O yüzden bölüm sayısı azalmış gözüküyor ama sildiğimi düşünmeyin. Bu bölüm yani 17. Bölüm, düzenlemeden önceki 22. Bölüme denk geliyor. Yani bugün yayınladığım yeni bölüm. Herhangi bir sıkıntı yok. Normal bir şekilde okuyabilirsiniz. )

Kendimi Mina'nın misafir odasındaki yatağa bıraktım. Mina kapının girişinde durup sağ omzuyla duvara yaslandı.

" Olanları anlatmak ister misin? " Gözlerimi tavandan çekip ona doğrulttum.

" Eğer beni evime götürürsen olabilir. "

Diye mırıldandım. Gerçekten yorulmuştum. Ailemi kaybetmem, Arat, uyuşturucu, evlatlık oluşum... Bunların her biri beni yıpratmıştı ve devam ediyordu.

" Bunu yapamayacağımı biliyorsun. " Dedi düşünceli bir şekilde. Kapıdan doğrulup yatağın yanına kadar geldi ve köşeye oturdu.

" Gerçekten dönmek istediğine emin misin? Akrabaların senin holding üzerindeki hisselerini almak için seni ölmüş olarak gösterdiler. Seni aradıkları bile yok. "

Diye söylediğinde yatakta ona sırtımı döndüm. Her şey yüzüme karşı söylenince kötü gözüküyordu ama sonuçta onlar benim ailemdi. Sahip olduğum tek şeydi, sahip olduğumu sandığım daha çok.

" Ben, özür dilerim. Demek istediğin bu değildi. Eğer gerçekten istersen Arat'a ve bu hayata ihtiyacın olduğunu görebilirsin. Herkesin birilere ihtiyacı vardır. Arat'ın sana, senin ona olduğu gibi. "

Dediğinde bu sefer sinirle ona döndüm. Kaçırıldığım gerçeğini hiç görmüyordu, ya da onun bir katil oluşunu.

" Onu istemiyorum. Getirdiği kız ile ona gece için katılmamı isteyen birini istemiyorum. "

Dediğimde bir an şoka uğradı ve ardından sinirlendi ama her zaman olacağı gibi abisini koruma iç güdüsü belirdi.

" İstediğin kadar burada kalabilirsin ama eminim ki mantıklı bir açıklaması vardır. "

Dediğinde sessiz kalmayı seçtim. İkimizde yatakta bir süre oturduk. Ardından elini cebine attı ve bana doğru bir fotoğraf uzattı.

" Öz ailenin fotoğrafı. Sende durmasını istedim. "

Dediğinde atladığım şokun ardından fotoğrafı elime aldım. Şok bir süre sonra üzüntüyle beraber gözlerimi doldurdu. Bu bir portakal bahçesinde çekilmiş bir fotoğraftı. Sağ tarafta siyah düz saçlı, beyaz tenli annem vardı. Onun solunda annemi belinden tutan, ondan daha uzun, esmer, kahverengi saçlı babam vardı. İkiside mutluydu.

" Teşekkür ederim. " Dediğimde gözümdeki yaş fotoğrafa, anne ve babamın arasına düştü.

" Üzülmenin vakti değil. Kendini toparla lütfen. Hem yarın benim doğum günüm. Sahil kenarında bizim tayfa toplayacağız. Ben, Arat, Sarp, Murat, ikizler ve sen. "

Dedi. Sona eklediği 'ben'i bastırarak söylemişti. Beni gerçekten arkadaşı olarak gördüğünü hissettim. Beni o tayfadan sayıyordu.

" Yapabileceğim başka bir şey var mı? "

Diye sorduğunda gözümü fotoğraftan alamıyordum. Onların gitmiş olaması beni kafese tıkıyordu. Eski hayatım ve şuanki hayatımın arasında kalmış bir kafes. Araftaydım. İki hayatımda da acı çekiyorum. Belkide bunun sebebi birini yaşarken diğerinden kopamamamdır diye geçirdim aklımdan. Mutlu olmak istemiyordum, sadece hissettiğim acıların hafiflemesini istiyordum. Mutlu olmak benim için çok uzaktı.

TUTSAKWhere stories live. Discover now