23 ❄️ Üzülmek

Start from the beginning
                                    

"Ne oldu? Bir şey mi var?"

"Rumeysa'nın dayısı yurtdışına dönecekmiş. Şimdi de Rumeysa'ya söylemeye gitti."

Gözleri büyüdü. "Daha yeni evlendi Rumeysa ama. Biraz daha kalamaz mıydı? Rumeysa üzülecek." dediğinde başımı salladım. Üzülecek.

Yağız Çakıroğlu

"Çağlar bugün erken çıktı. Onu da görseydin keşke."

Saçlarından öpüp kollarımı ayırdım ondan. "Sanki uzakta..." dedim gülerek. "Senden çok onu görüyorum zaten ben. Sanki onun dayısıyım." Gözlerimi devirdiğimde güldü.

"Onun da dayısı oluyorsun." deyip gözlerini kıstığında oralı olmadım. Ben sadece Rumeysa'nın dayısıyım.

"Fırında bir şey mi var? Zahmet etmeseydin o kadar işinin arasında."

"Kurabiye yaptım sana. Elmalı kurabiye... Ev işlerini hallettim ya... Resim çalışması yapacağım bugün. Akşam yemeği derken Çağlar gelir. Her şey kontrolümün altında merak etme."

Sandalyeyi çekti sevimli hâliyle. "Otur sen. Masayı kurayım." dediğinde gülümsedim.

"Ne çizdin, anlat bakalım. En son bir şeyler yazıyordun. Benim aksime sanatla uğraşmayı seviyorsun."

Yanağından makas alıp sandalyeye oturdum. Bitişiğimdeki sandalyeyi çektiğimde fırına doğru ilerledi.

"Doğa resmi... Boyamasını yapacaktım." deyip fırından kurabiyeleri çıkarttı. 

"Elini yakma. Dikkat et." dediğimde saçlarını savurup güldü. Çok özleyeceğim seni.

"Sanki ilk defa yapıyorum dayı ya. Sen şu kurabiyenin tadına bir bak." 

Bir tabağa iki kurabiye koyup önüme bıraktı. "Bu kurabiyeleri hiçbir yerde bulamazsın." dedi bilmiş bilmiş. Gülümsedim.

"Bulamam, evet." dedim durgunca. Kurabiyeden yerken masayı donatmaya başladı. Çok mutlu gözüküyordu. Mutfağı şeker gibi. Rumeysa'nın mutfağı olduğu çok belli. Evi huzurlu. Rumeysa'nın ruhu sinmiş bu eve. Yemek yaparken ettiği dualar geldi aklıma. Çorba karıştırırken, fırına bir şey atarken, yemekten önce-sonra... Ne çabuk büyüdü. Ben hiç paylaşamam sanmıştım. Muhammet Çağlar kadar nasipli adam görmedim.

"Yoruluyor musun? Alıştın mı evliliğe? Otur artık, hâlâ ayaktasın."

Çaydanlığı masaya koyup oturdu. Eli demliğe uzanırken eline vurdum hafifçe. Çayları doldurmaya başladım.

"Yorulmuyorum ben. Hem dayım gelmiş, nasıl yorulabilirim ki?"

Burnunu sıktım. "Konuşma şöyle. Duygulanıyorum." dediğimde gülümsedi.

"Dayı ya! Yerim seni-"

Ne?

"Ne yaparsın?" dedim gülerek. Yanakları kızardı. 

"Arkadaşın sandın herhalde beni." deyip çayımdan yudumladım sırıtarak. Güldü.

"Ağız alışkanlığı işte. Öyle çıktı."

Başımı salladım. Gözlerindeki ışıltı sönmemiş. Ayrı bir güzellik gelmiş ona. Muhammet Çağlar güzel seviyor. Aferin.

"Boyamayı birlikte yapalım mı? Vakit geçiririz hem. Hemen kalkmayacaksın değil mi?"

"Çok kalmayacağım-"

"Yiyelim, boyaları hazırlamıştım zaten. Eski günlerdeki gibi." dedi hiçbir şey olmamış gibi. Başımı iki yana salladım gülümseyerek. Omuz silkti.

Kar TanemWhere stories live. Discover now