4.Bölüm" Umut Kırıntısı"

764 72 71
                                    

Selamün aleyküm!

Biraz erken geldik biz👋

Keyifle okuyun,yorumlarda buluşalım❤️‍🩹

Beynim boşlukta sallanırken gördüğüm saçma sapan rüyanın içinden çıkmak için uğraş verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beynim boşlukta sallanırken gördüğüm saçma sapan rüyanın içinden çıkmak için uğraş verdim. Rüyam öyle saçmalık boyutuna geçmişti ki kapının zilini bile duyuyordum.

Kapının zili mi?

Bedenim irkilerek kendime geldiğimde sersem bir şekilde koltuktan ayaklandım. Bir süre karanlık salonda yön ve algılarımın açılmasını bekledim.

Kerehat vaktinde mi uyumuştum?

Kapı daha şiddetli vurulunca terliğimin tekini giymekle uğraşmayıp merdivenlerden tekleye tekleye indim. Bir yandan da koridorun ışığını açıp yolu aydınlatıyordum.

"Şifa!" Akif'in bağırması kulağımda çınlarken kokruyla kapıya ulaşıp bir hışım kolu aşağı indirdim. Kapıyla birlikte bir güç beni de geriye doğru itmişti. Şaşkınlıktan,uykulu halimden sıyrılıvermiştim.

Akif,saçı başı dağınık halde kapının önünde nefes nefese bana bakıyordu. Dudaklarından fısıltı halinde ismim döküldü ardından ellerini saçlarından geçirerek koca bir nefes verdi. Gerilen tüm bedeni gözlerim önünde yumuşarken hâlâ büyümüş gözlerle ona bakıyordum.

"A-akif?" Ona seslenişimle kendi kendine söylenmeyi bırakarak omuzlarımdan tuttuğu gibi geniş göğüsüne yasladı beni. Kolları bir daha asla bırakmayacakmış gibi belime sarılı,omzuma dolanmış haldeydi.

"Aklımı kaybettim,ölüyordum telaştan Şifa!" Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken göğüsünden buram buram gelen kokusunun keyfini bile çıkaramadım. Elleri sürekli tenimde dolanıyor dudakları buldukları her yere öpücük bırakıyordu.

Yüzümü avuçlayıp yüzüne doğru kaldırdı.

" Canımdan can gitti be kızım! Yavrum niye açmıyorsun telefonlarını? Işıkların bu saatte niye kapalı he? Delireyim mi istiyorsun?!"

Üzerimde hâlâ aynı afallama kol gezerken sorduğu sorulara cevap bile veremedim. Ağzımda bir kaç cümle gevelediğim esnada tekrar kollarıyla bedenimi sarmış bu defa ikimizi de evin içine sokarak kapıyı ardından kapatmıştı.

Bir süre ayakta sarılı halde iki yana sallanmamıza izin verdim. Akif'in nefesleri daha normal bir hâl alıncaya kadar ellerimle sırtına destek verircesine aşağı yukarı okşadım.

"Tamam,gel hadi soluklam biraz. Geç yukarı, su alıp geliyorum ben." Ondan ayrılmama müsade ettiğinde son kez suratına bakıp mutfağa ilerledim. Işığı açma gereği duymadan sokaktan gelen lambanın aydınlattığı kadarıyla surahiden su doldurdum.

YARIN DÜNDEN YAKINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin