10| Göğüs Kafesi Yaraları

102 43 88
                                    

Bu bölüm yolunuza ışık olsun...🥹🫀

Satır aralarına bir kaç cümle de olsa düşüncelerinizi bırakmaktan çekinmeyin sakın. Yorumlarda buluşalım.🤍

Okumaya başlamadan önce küçük yıldıza dokunarak oy vermeyi unutmayın.🤍

Keyifli okumalar bebeklerim.🌸

_

Ellerimden destek alarak düştüğüm yerden kalktığımda karanlık sokakta çıplak ayaklarımla koşmaya başladım.

Koşuyordum.
Hayır.
Kaçıyordum.

Çıplak ayaklarıma batan taşları umursamadan adımlarımı hızlandırmaya çalıştım. Adım seslerini duyabiliyordum. Buradaydı. Hemen arkamdaydı. İstese beni bir çırpıda yakalayabilirdi fakat o beni yakalamak değil, korkutmak istiyordu.

Sağ elim boğazıma tırmandığında nefesimin kesildiğini hissettim. Saat gecenin kaçıydı bilmiyordum fakat sokaklar bomboştu. Bu sokaklar her zaman bomboş olurdu. Bunu ikimiz de biliyorduk. Sanki başka yol yokmuş gibi ayaklarım beni buraya getirdiğinde ve çıkmaz sokakta kaldığımda aslında kendi sonumu hazırlamıştım.

Sokağın sonundaki duvara kadar koşmaya devam ettiğimde ellerimle duvarı yokladım. Sanki duvarın bir kapısı vardı ve ben kapıdan geçtikten sonra kapanacak, onu sokağın diğer tarafında bırakacaktı. Ama hayır. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını biliyordum.

Tok ve kendinden emin adımları yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladığında derin nefesler alıyordum. Ellerim duvarın soğuk ve pürüzlü yüzeyinden kayarak iki yanıma düştüğünde adımlarının geldiği yöne döndüm.

Ondan korkmuyorum.
Hayır bu doğru değildi.
Ondan fazlasıyla korkuyordum.
O benim en derin yaralarımın sebebiydi. O benim katilimdi. O benim çocukluğumun ve geleceğimin katiliydi. Uzun ve kalın parmakları bana her temas ettiğinde beni bir kez daha öldürüyordu. Buna alışmak istememiştim.  Buna alışmak zorunda kalmak istememiştim.

Ona karşı koyabilecek gücüm olsun istemiştim. Ama olmamıştı. Hiçbir zaman ona karşı koyamamıştım.

Şimdi karşımdaydı ve ben onun sokak lambalarının aydınlattığı kadarıyla görünen suretine nefretle bakıyordum. Saçları hatırladığımdan daha kısaydı. Bedeni daha iriydi, ona karşı koyamayacağım kadar iri. Üzerine giydiği siyah kıyafetleri onu karanlık sokakta görebilmemi engelliyordu.

Yutkunduğumda sanki bunu görmüş gibi gülümsedi. Bakışlarım gülüşüne kaydığında soğuktan mı yoksa korkudan mı titrediğimi kestiremiyordum.

Aramızdaki mesafeyi iyice kapattığında kaçacak bir yerim olmadığını bilerek duvara sindim.

"Hala anlamadın değil mi, Vera?" dediğinde omurgamdan aşağıya doğru soğuk bir ter damlası süzüldü. Ses tonunu duymayalı ne kadar olmuştu? Hayır, hayır. Her  gece onun sesini duyuyordum. Duymamayı dilediğim sesini her gece, her saniye duyuyordum.

Hiçbir cevap vermeden yüzüne bakmaya devam ettiğimde titreyen ellerimi gizlemeye çalıştım.

"Benden hiçbir zaman kaçamazsın." Aramızdaki bir kaç adımlık mesafeyi kapattığında soğuk  nefesini yüzümde hissettim. Boyu benden uzun değildi. Gözleri tam karşımdaydı ve hatırladığım gibi acımasızlardı.

Başımı diğer tarafa çevirerek bakışlarından kaçmak istediğimde bir eli hızla çeneme uzandı. Tutuşu fazlasıyla sertti ve canımı yakıyordu. Canımın acıdığını belli etmemeye çalıştım. Kalın parmakları çenemi sıktığında ve ona bakmam için beni zorladığında zor da olsa ona baktım.

ELZEM Where stories live. Discover now