"Hem dünyaları verecek kadar güzel hem ölümü çağrıştıracak kadar karanlık."
İkizler yıllardır birbirinden habersizce hayatlarını sürdürmüştüler. Bir gün iki kardeşin yolları tesadüf denmeyecek bir şekilde restauranttın lavabosunda kesişmişti. Artık...
Kafamı arabanın camına vura vura parçalamak istiyordum! Sabahın köründe yolculuğa çıkmıştık, bu da yetmezmiş gibi aptal yüzünden arabayla gelmiştik ve sabahtan beri Antep'in hamamları diye diye başımı şişirmişti!
Yüz kez tekrarlanmıştır şarkı. Her defasında uyarmama rağmen karga sesiyle eşlik edip duruyordu. Onu arabadan atarsam ya da ses tellerini kesersem ne olurdu?
"Bak bin defa uyarmama rağmen, karga sesinle şarkıya eşlik edip durma! Ses tellerini götüne sokacağım en sonunda!"
"Haziran'a katılıyorum, sesin iğrenç." Arkadan gelen sesle Sarı'yla göz göze gelmiş, eş zamanlı kafamızı arkaya çevirmiştik. Sarı sürücü koltuğunda olduğundan arkasını döndüğü için az kalsın kaza yapıyorduk.
Kafasına şaplağı atıp önüne dönmesini sağlamıştım.
"Hoşt! Bismillah. Allah'ım sen affeyle! Lan cinlere felan mı karıştık biz!" Sarı'nın salaklığını şimdilik göz ardı ettim.
"Çık bagajdan Eylül!"
Dişlerimin arasından tıslarcasına kelimeler ağzımdan dökülmüştü. O kadar demiştim sen gelme diye! İşin içine girme. Planlarım mahv olacaktı. Ben onu kendi hayatımın içine çekmek istemiyordum. Ben boynuma kadar pisliğe batmıştım. Ona tüm bu olanlardan uzak güzel bir hayat sunmak istiyordum.
Tabi, akılsızlık ben de! En az benim kadar inatçıydı. Benim kardeşimdi sonuçta. Gizli gizli geleceğini nasıl düşünemediysem. Plana odaklanmaktan Eylül aklıma mı gelmişti?
Bedenini bagajdan çıkarmış koltuğa yayılmıştı.
"Sana arabayı kontrol et dedim. Sen bana ne dedin? Ettim dedin! Etmiş halin bu mu?" Arabaya binmeden Sarı'yı uyarmıştım bakması için. Yaptığım hata bu işi Sarı'ya devretmekti.
"Ben ne bileyim, manyak kardeşin bagaja girecek." Üşendim kontrol etmedim demiyorda.
"Hop hop! Manyak felan hayırdır?"
"Hayırsa bayırdır."
"Haziran şunu arabadan atamıyor muyuz?" Eylül'ün sesi şaka yapar gibi çıkmıyordu. Ciddi ciddi soruyordu.
"Ben de çok isterdim ama bize lazım." Sarı'ya gözlerimle susmasını işaret ettim. Tabi, beni takan var mıydı? Yoktu!
Bilgisayar, hackleme ve ağ konusunda Sarı alanında uzmandı. Şimdilik elimi süremezdim ona, şu işler bitsin ağzına sıçacaktım ben onun nasıl olsa.
"Ben dokunulmazım canım. Burada istenmeyen sensin. Gaziantep'e giriş yaptık, seni buradan geri postalayamıyacağımıza göre işimizi baltalamazsın umarım." İçi boş balondan farkı yoktu. Şişirilmiş havaydı.
