Elini Efşan'ın başının altından geçirdi, kendine çektiğinde itirazla karşılaşmadı. Efşan'ın başını kalbinin üzerine çekti. Başta ağabeyi olmak üzere Vedat hiçbirini yaşatmayacaktı. Efşan'ın acısını kendi acısı sayıyordu, onun üzüntüsü kalbinde bir acıydı.

Efşan başını Vedat'ın göğsüne yaslayınca gözlerini kapattı, elleri ikisinin arasında duruyordu. Vedat'ın yavaşça sırtında gezinen dokunuşları iyi hissettiriyordu. "Yetimhanede kalmaya başladığımda bir süre yeni bir güne uyanmaya başladığımı fark edemedim ama sonra toplanmam gerektiğini anladım. Sürekli kitap okuyordum sonra düzelmeye başladım. O neşeli günler bitmişti ama hayat devam ediyordu. Gece uyurken hayal kurmayı öğrendim, sabah o hayallerle uyanıyordum ve hayallerim toz pembeydi. İçinde baba, abi ve kötülük olmayan hayallerdi."

"Sonra?" Vedat anlatsın istiyordu, onu saatlerce dinlemek istiyordu. Efşan nefes alıp başını geriye çekip gülümsedi, gözlerinde hâlâ nem vardı. "Sonra bir gün bir kitapla tanıştım. Benim aşkım oldu, her gece onu okuyorum. Yüzümde gülümsemeyle uyuyor ve uyanıyorum. Alışkanlığım evrim geçirdi, ama yerli yerinde."

Dudağını büktüğünde bakışları kıpır kıpır eden dolgun dudaklar üzerindeydi. Öpmek istiyordu, Efşan'ı odasında, yatağında deli gibi öpmek istiyordu. "Ben de dün geceki konuşmayı unuttun, beni kabullenmeye hazırsın sanmıştım, üzüldüm."

"O konunun şu anla hiçbir ilgisi yok. Ayrıca..." Efşan'ın bakışları Vedat'ın koyu kumral saçlarında, acık mavi gözlerinde ve yüzündeki derin, karizmatik çizgilerde gezindi. "Senin benden istediklerinde benim senden istediklerim tamamen farklı."

Kolunu biraz daha sıkarak Efşan'ın başını kendine tamamen yaklaştırdı. "Öyle mi, benden ne istiyorsun?"

Efşan'ın dudakları birleşti, kapalı hâlde gülümserken sağa sola kıvrıldı. "Bedenini, kesinlikle tam dişime göresin."

Vedat, Efşan'ın belinde duran elini alnına götürdü. İşaret parmağıyla kaşlarının ortasına aşağı yuları hareketler uyguladı. Gülmek istiyordu, dudakları birleşmiş, başı yastığa düşmüştü.

"Güldün mü sen?" Efşan kollarının arasından çıkıp oturdu. Kendisi de gülümsüyordu, Vedat'ın dudağı sağına kıvrıldığında Efşan çığlık attı. "Vedat, gülebiliyorsun."

Vedat'ın gülümsemesi genişledi. "Ben o kısmı ikinci evre olarak düşünmüştüm Efşan."

"Vedat senin gamzelerin var." Efşan iki elinde adamın yüzüne yerleştirdi, açılan çukurlara parmaklarını bastırdı. "Şimdi daha çok istiyorum. Sen erkek güzelisin, sana sahip olacağım. Benim bu gamzeler, benim."

"Kes şunu," dese de bu sadece kahkaha atmamak içindi. Efşan ona aldırmıyordu, koyu mavi gözlerinde ışıklar yanıyordu. "Ne zaman sevişiriz?"

"Ne biçim bakiresin sen? Nefes al Efşan, nefes." Doğruldu, gülüşü azalmıştı ama keyfi hiç bu kadar yerinde olmamıştı.

"Tak dedi canıma, aslında üniversiteye başladığımda ilk gözüme kestirdiğimle olmak istiyordum."

Vedat'ın bakışları irileşti, gülüşü söndü ve kadına şaşkınlık içinde bakıyordu. Düşüncesi ilginç gelmiş, böyle bir şeyi neden istediğine anlam verememişti. "Sonra?"

Omuz silkti, yüzünü buruşturdu. "Sonra kendime dokunulmasına izin veremediğimi fark ettim. Buz gibi oluyordum, içim almıyordu bende akışına bıraktım. Akılları sadece kadınların bacakları arasına girmeye çalışan bir grup asalak."

"Böyle bir şeyi neden ister insan?"

"Ben, bekaretin ölüm döşeğinden geliyorum. Buna çok değer verdikleri için bugün ailem yanımda değil ve ben tüm acıları bir damla kan uğruna yaşadım, yaşıyorum. Bir intikam gibi de düşünebilirsin."

Gül Sarmalı Where stories live. Discover now