4.Bölüm

154 26 0
                                    




Gitmesi gereken vaktin çokça üzerine çıkıp, akşam güneşinin vedasıyla evden ayrılmak için ayaklandılar. Efşan geçirdiği güzel gün için Mücella ve Anna'ya teşekkür ediyordu.

"Yine gel Efsan," dedi Anna. "Seni sok sevdim."

Anna'nın kendine has konuşması hoşuna gidiyordu. Ş yerine S kullanıyordu, ş, ç, ve ı kullanmıyordu. Dili yıllar içinde pek çok harfe aşina olmuştu. "Olur, tabii ben de sizleri çok sevdim."

"Ah... Ben de size katılırım," dedi Mücella Hanım.

Vedat göz devirdi, bitmek bilmez vedalar vardı ve bunlardan biri kapı önü sohbetiydi. "Gidelim mi?"

Vural ve Korhan da yanlarında dikiliyordu. İzmir Buca konusunda neler bildiğini soracaklardı, Efşan neler anlatacak merak ediyorlardı.

"Gidelim. Görüşürüz..." Hanımlara gülümseyip ana demir kapının hemen önünde duran, Vedat'ın arabasına yönelince Anna ve Mücella Hanım eve ilerledi.

Vedat durup annesi ve babaannesinin yeterince uzaklaşmasıyla Efşan'a döndü. Vural ve Korhan da hemen Vedat'ın yanında durdular. Efşan üç adama da kaşları çatık baktı. "Ne?"

"İzmir Buca'da ne işin vardı?"

Vedat'a tek kaşı havada baktı. "Sana ne?"

Vedat'ın buz mavisi gözleri alabora oldu ama Efşan aldırmayıp soru soran Vural'a döndü.

"Beni gördün mü?"

"Elbette gördüm." Ellerini yumruk yaparak vurmaya hazır bir hareket aldı. "Güzel yumruk atıyorsun, beğendim."  Vural'ın omuzuna hafif bir yumruk attı. Vural şaşkınlıkla yerinde sendeledi.

"Senin orada ne işin vardı?"

Ellerini indirip saçını geriye attı. "Kafes dövüşü severim, tatmin oldun mu?"

Vedat gözlerini yumdu, eliyle alnını ovaladı. "Olmadım, sen... Sen küçük bir kadınsın, kafes dövüşünde ne işin olabilir?"

Efşan dudaklarını sağa sola kıvırıp, ihtişamlı bahçede göz gezdirdi. Bu adam onu ne sanıyordu? Yaşı yirmi iki olabilirdi ama çocuk da değildi. "Sana neden açıklama yapayım, istedim gittim gerekirse yine gideceğim. Neden bana bunları söylüyorsun?"

Sen kimsin ki demeye gelen cümleye şu an için verecek cevabı yoktu. "Tehlikeli yerler, seni düşündüğüm için suçlu mu oldum?"

"Ben, beni yeterince düşünecek kadar büyüdüm, o kadar tehlikeliyse orada sizin ne işiniz vardı?"

"Ara sıra kafese gireriz," dedi Korhan. "Ama bunu ailemiz bilmiyor." Göz kırptı Efşan'a. "Sır tutarsın?"

Safir gözleri gülümsemeyle parladı. "Tutarım. Belki yakında yine giderim, dövüş kulübünden bir arkadaşım maddi sorunları yüzünden gelir için dövüşüyor, gurupça gidiyoruz."

"Hayır! Gitmeyeceksin!" İçinden sarf ettiği sözlerin hükmü ne kadardı hep birlikte göreceklerdi. "Siz gidin," dedi Vedat, kuzenlerine. Vural ve Korhan veda ederek yanlarından sessizce sıvıştı.

Araca binip evin bahçesinden ayrıldılar, Vedat'ın aklında bir süredir dönen ama sormaya an bulamadığı soruları dile geldi. "Musa ve Hande ne durumda?"

Yoldan aldığı bakışları genç adama döndü. "Boşanıyorlar, Musa belgeleri imzalamış. Hande nafaka istemiyor, kendine gelince iş bulmak için dirsekleri sıvayacak."

"Sevindim, Hande'ye bizim şirketlerden birinde uygun bir iş bulabiliriz."

"Aslında bu çok iyi olur." Efşan gülümseyerek Vedat'ın yan profilini izliyordu. "Sen aslında iyi birisin, hakkında bahsettikleri şeyler doğru değil, değil mi?"

Gül Sarmalı Where stories live. Discover now