|17| İstediğini Sana Verdim

2.2K 285 111
                                    

Merhabaa.

Yorgun argın ve uykulu bir şekilde bölümü yazdım ki daha fazla bekletmeyeyim.

Birkaç bölümümüz sakin ve olaysız geçecek gibi duruyor çünkü büyük bir itirafa alışma sürecindeler. Sonrasında ufak kaoslar planlıyorum ama belli olmaz.

Çok sıkıcı yapıp klasikleştirmek istemiyorum fici. Jeongguk hırslı ve dengesiz, fevri bir karakter. Taehyung ise tam tersi. Fici klasikleştirmem, sürekli sakinleştirmem Jeongguk karakterini pasifleştirmem anlamına gelir ve ben bundan uzak durmaya çalışıyorum.

Umarım düzeni ve ficin amacını bozmadan, karakterlere zarar vermeden ficin sonuna gelebilirim.

İyi okumalar, bol yorum dilerim🫶🏻

•••

10 Ekim, pazartesi

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

10 Ekim, pazartesi

Cumartesi gecesinden sonrası bir kabustu benim için.

O gece bir uçurumun kenarında bana aşık bir adamın boynunda soluklanırken aklımdaki tek şey onun kollarında biraz dinlenmekti. O da buna izin vermiş, yenilgimle okşamıştı belimi. Canım yanmıştı. Gözlerimin içine baka baka aşkını dile getiren esmeri ardımda bırakmak canımı yakmıştı fakat olması gereken buydu. Ona karşı güçlü duygular hissetmiyorken ona umut veremezdim. Bunu yapacak kadar aşağılık değildim, tek istediğim bedeniyken onun aşkını kullanamazdım.

Onun da bana kızmadığına emindim. Doğru kararı almıştım ve o da bu kararı isterdi zaten. Kim kendini kullandırtmak isterdi ki?

Onu bırakışımın sonrasında kendimi eve atmıştım. Üstümde ona ait bir ceket vardı ve moralim altüsttü. Eve varır varmaz hiçbir sik yapmadan üstümdeki ceketle kendimi yatağa atmış, uykuya dalmıştım. Bu bile benim için oldukça beklenmedikti. Uyumadan önce kısa bir duş almamıştım, işlerimi kontrol etmemiştim ve rahat kıyafetler giymemiştim. Kim Taehyung tüm dengemi mahvediyordu.

Sabah zar zor uyanıp DVA başkanı ile olan görüşmeme gitmiştim. Görüşme fazla olumlu geçmişti lakin yüzüm gülmemişti işte. Aklım ondaydı, onun cesur gözlerinde ve cesur dilindeydi. Canımı acıtıyordu o, çok acıtıyordu ve ben cumartesi gününden beri düzelememiştim.

İyi geçen görüşmeden sonra kendimi nasıl eve attığımı bilmiyordum. Eve dönüş yolunda başım deli gibi ağrımaya, burun direğim sızlamaya ve boğazım acımaya başlamıştı. Büyük bir hastalığın habercisi olan belirtilerim kendini gösterirken çareyi uykuda bulmuştum. Evet, ben çareyi uykuda bulmuştum çünkü başka şansım yoktu.

Pazar gecesi Mingyu tarafından zorla kısa bir soğuk duşa sokulmuştum ve iki bardak bitki çayı içmek zorunda kalmıştım fakat hiçbir işe yaramamıştı. Mingyu ilaç da vermişti ama içmek istememiştim. Hiçbir şey istemiyordum. Hem halsiz, hem mutsuz hem de berbattım. Tek yaptığım yatağımda kıvranmaktı. Öyle ki Mingyu bile bir süre sonra bana yardımcı olamamaya başlamıştı ve bu tamamen benim suçumdu.

Super Freaky Boy Donde viven las historias. Descúbrelo ahora