Super Freaky Boy

|10| İhanet Aşkı Öldürür

Merhabalarr.

Son düzlüklerdeyiz. Sınav seneme balıklama atlayacağım günler çok yakında. Ybler geç gelebilir... umuyorum ki boş zaman bulabilirim sfb için.

Sfb'un çok sevildiğini hissediyorum çünkü okunmalar hiç eksilmiyor🤨

Okunmalar, oylar ve yorumlar için teşekkür ediyorum.

İyi okumalar, bolca yorum diliyorum♡

•••

2 Ekim, pazar

Étoile.

Dünden beri aklımdan çıkmayan şu lanet kelimenin anlamını öğrenmemle kafayı yiyecek duruma gelmiştim. Kim Taehyung'un dengesiz piçliği sinirlerimi sınıra dayatıyordu. Öyle lanet olası bir dengesizliği vardı ki boğazına sarılıp nefessizlikten morarmış yqüzünü görmek için can atıyordum.

Maalesef ki bir yandan da boğazına bacaklarımı sarıp ağzının içini keşfetmek istiyordum. Ona hem sinirli, hem de arzuluydum. Saçlarını yolarcasına çekiştirip onu acıdan ağlatmak, bir yandan da saçlarını zevkle çekiştirip zevkle dağılan yüzünü görmek istiyordum. Yüzünü öfkeyle yumruklamak, bir yandan da yanaklarını kavrayıp dudaklarına asılmak istiyordum.

Ona karşı hissettiğim her şey birbirine zıt ve iki uçluydu. Nefretse aşk, üzüntüyse sevinç, hırssa kırılganlık... kafamı alabora ediyordu. Tüm gücümle becerilmek istiyorsam onun o aptal kafasını da sikmek istiyordum.

İsteklerimi ben bile sorgulamaya kalkışamıyordum... kafayı sıyıracaktım.

"Amına koyayım Jeongguk, sakin ol!"

Jimin'in bağırmasıyla saçlarımı karıştırırken ağzımdaki sakızı sinirle çiğnemeye devam ettim. Parmaklarımın altındaki direksiyonu sıkı sıkı kavrarken bakışlarımı uzun caddeden ayırmıyordum.

"Sikmişim Taehyung'unu da yıldızını da," dedi hattın diğer tarafında lolipopunu ağzında çevirirken, "o kıçımın kenarı olan herif yüzünden sinir krizi geçiremezsin. Kendine gel oğlum. Aklın havalarda dünya turu atıyor."

"Anlamıyorsun ki." Kafamı iki yana sallarken Min Yoongi ile buluşmak için seçtiğimiz kafeyi arıyordu gözlerim, "Ben adamın siki için deliriyorum, adam gelmiş bana yıldız mıldız diyor sonra gidip sevgilisinin götüne takılıyor. Ne yapayım ben şimdi? Bazen dostum diyor ki,"

Dostumdan kastım şeytanımdı. Onunla iyi anlaşıyorduk. Melekler akılsız varlıklar oldukları için onlarla herhangi bir işim yoktu.

"O piçi bırak ve ne istediğini bilen erkeklerle gününü gün et. Bak o zaman nasıl yapışıyor hayatına, izle. Mantıklı konuşuyor! Ama bil bakalım kim Taehyung'un siki dışında sike bakmıyor?"

Kahkahasını duyduğumda sinirle derin bir nefes alıp arabayı dışı camlarla kaplı kafenin önüne park ettim. Yan koltuktaki cekete uzandım.

"Aptal yıldız Jeon Jeongguk. Siktiğimin yıldızı. Ama bir gün gelecek Jimin." Telefonu elime alıp ciddiyetle mırıldandım, "kıçıma yaslanabilmek için mekan gözleyecek."

"Yürü be Jeon Jeongguk! Sen kendinin farkındasın oğlum, yürü!"

Onun hırçın ses tonuna gülerken son kez aynadan kendimi inceledim. Güzel görünüyordum. Yüzümde göz kalemi ve gloss dışında hiçbir şey yoktu. Beyaz tenim gözler önündeyken doğal güzelliğim hoşuma gidiyordu. Ayrıca doğal duruşuna bıraktığım saçlarım da beni tatmin etmeye yeterliydi.