Bomba ♦︎ 6

563 92 179
                                    

"Yukarıdan savcı beni, savcıyı başsavcı sıkıştırıyor." diyerek hayıflandı Amir. "İstanbul'un en gözde semtinde, en gözde evinde, en gözde adamı öldürülüyor. Ne hikmetse Allah'ın tek bir kulu da görmüyor mü Poyraz?"

"Cinayetleri gecenin bir köründe işliyor amirim." dedi Poyraz. Neredeyse yarım saattir amirinden posta yiyordu. "Kamera kayıtlarını yok ediyor, arkasında iz bırakmıyor. Ne bir parmak izi ne bir DNA."

"Hayalet mi bu adam?" Amir sandalyesinde geriye yaslandı. "Aslında bu görevi başkomiser Behçet'e vermem lazım da uyuşuk herifin teki. Katil gelip cinayetleri ben işledim dese onu bile yakalayamaz. Ne diye cinayet bürosuna vermişler bu adamı anlamış değilim. Neymiş, merakı varmış. Ulan merakı var diye götünü kaldıramayan adam cinayet büroya mı verilir? Artık arkasında kim varsa."

"Aslında belki katili bulabilecek biri var -"

Daha lafını bitiremeden amiri atladı. "Kim? Hemen getir buraya."

"Rüzgâr Bey?"

"Rüzgâr Akkurt mu?" Amiri hızla kafasını iki yana salladı. "Aman Poyraz sakın. O adamı karıştırma bu işe. Aranı iyi tut, arkadaş ol ama sakın cinayet dosyasına karıştırma. Şimdi adamın da başına bir şey gelir valla kıçımıza tek atarlar. Doğunun en ücra köşesi bile cennet gelir."

"Aslında yardım edebileceğini söyledi. Bizzat telefon numarasını verdi."

"Öyle mi yaptı?" diyerek iki kaşını kaldırdı amir. "Siz nereden tanışıyorsunuz bu adam ile Poyraz? Ben iki senedir bu adam ile konuşuyorum bir defa halimi hatrımı sormadı. Hatta adımı bile bilmiyor hâlâ. Sana nasıl verdi telefon numarasını?"

"Verdi." diyerek tek omuzunu kaldırıp indirdi Poyraz. "Hatta eğer ona ulaşamazsam asistanına veya avukatına ulaşmam gerektiğini söyleyerek onların da telefon numarasını verdi."

"Halla halla." diyerek yeni tıraş olmuş tombul çenesini okşamaya başladı amir. "Koskoca Rüzgâr Akkurt'un seninle ne işi olur?"

Poyraz hiç alınmamıştı bile. Aylardır aynı amir ile çalıştığı için artık onu iyi tanıyordu. Kendisinin altındaki herkesi küçük bir böcek olarak görür, fazla muhatap bile olmazdı. Gözü her daim yükseklerde olan bir adamdı. "Yani, ne yapayım? Çağırayım mı buraya?"

"Yok, yok. Onu buraya, ayağımıza getirmeyelim. Şimdi magazin basın görür, adamın kafasını şişiririz. Zaten şu üç hafta önceki cinayete de hem yayın yasağı getirtmiş hem basını halletmiş, şimdi tüm gözler onda." Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra kapıyı gösterdi. "Sen git adamın yanına. Belki öldürülen kişilerle ortak arkadaşları vardır. Bir şeyler buluruz."

"Emredersiniz amirim." dedi Poyraz ve hızla çıktı odadan. Amiri tüm sinirini kendisinden çıkarmıştı ve Rüzgâr burada olmamasına rağmen yine Poyraz'ı kurtarmıştı. Poyraz odasına girip sigara paketini, telefonunu ve arabasının anahtarını aldıktan sonra odasını kilitledi ve hızlı adımlarla arka garaja park ettiği arabasının yanına gitti. Tam arabasının kapısını açacağı sırada duvarın fayansına küçük kırmızı bir ışığın çarptığını gördü. Işık yanıp yanıp sönüyordu.

Poyraz birkaç adım geriye gidip dizlerinin üzerine çöktü ve arabasının altına baktı. "Siktir." diye fısıldadı hızla ayağa kalkarken ve koşar adım garajdan çıktı. "Bomba imhaya haber verin! Çabuk olun!"

Bağırması ile dışarıdaki polis memurlarının dikkatini çekmişti. İçlerinden bir tanesi merkeze girerken diğerleri Poyraz'ın yanına doğru gelmeye başladılar. "Komiserim -"

"Arabamın altında bomba var." dedi Poyraz onları uzaklaştırırken. "Anons edin, kimse garaja girmesin, yakınında dolaşmasın. Bir araba patlarsa diğerlerinin de patlama olasılığı yüksek. Hemen şerit çekin, etrafı kontrol edin ve kameralara bakın."

altı kurşun bir iz , GAYWhere stories live. Discover now