Part 1- Kaza

256 85 0
                                    

bunu bir tiktok editinden gördüm ve dedim ben bunu yazmalıyım

arkadaşlar bu fic angsttır, lütfen bu bilinçle okuyalım sonradan kötü son olduğunu fark ettiğinizde bana küfretmeyin ☺️

İyi okumalarrr

🍀


3 Eylül 2019
Pazartesi
23.09

Sana zarar veren kişiyi canından çok sevmek tamamen suçtur. Jimin tam anlamına öyleydi, sevgilisini canından çok seviyordu. Onu gördüğü andan itibaren kalbi huzurla doluyor heyecandan çılgına dönüyordu.

Ta ki dün gördüğü bazı şeyler sonucu gelen anlık soğuma ile bu aşkı yarıda kalmıştı. Onun çok sevmesinin cezası da buydu.
Çok seven her zaman kaybeden taraf olurdu bu yazılı olmayan bir kuraldı.

Kendinden bile fazlasıyla sevdiği, kendinden daha çok verdiği adamın kendisini bir basamak olarak kullandığını öğrenmişti. Jimin hiç birinden habersiz onun kendisini kullanmasına izin vermiş amacına ulaşmasına yardımcı olmuştu.
Bu Jimin için çok onur kırıcı bir durumdu, resmen ezik konumuna düşmüştü. Herkese övdüğü sevdiği adam göz göre göre kullanmıştı kendisini.
O adam Jimin'i sevmiyordu onu sadece kullanıyordu. Jimin bir süre bu travmayı atlatamayacaktı.

Ceketinin fermuarını ağzına kafar çekti, dışarısı serin olmalıydı. Bu giydiği gri ceketini çok seviyordu ona babasından hediyeydi. Yatağına gelişi güzel fırlattıgı son model telefonunu aldı ve sve yırtık kot pantolonunun arka cebine yerleştirdi.

Uzun adımlar sonucu otel binasının dış kapısına gelmişti. Bugün aklına koyduğu işi bitecekti, daha fazla devam ettirmeye niyeti yoktu.
Kendisine yapılan her bir kötülüğün intikamını elbet bir gün alacaktı ama şimdilik sadece sevgilisinden, o adamdan ayrılması gerekiyordu.

Arka cebinden telefonunu çıkararak sevgilisinin numarasını tuşladı, evet onun numarasını ezberlemişti zamanında. Aşk insana böyle şeyler yaptırabiliyordu.

Aramanın ardından çok değil birkaç saniye çaldıktan sonra telefon açılmıştı.
Eskiden hayranı olduğu o kalın ses şimdi nedense midesini alt üst etmeye yetmişti

Telefonun karşısındaki ses "Efendim güzelim." diyerek açtı telefonu Jimin dişlerini sıktı, artık sesine bile katlanamıyordu. Onun nefes alışını bile duysa yaptığı kötü şeyler aklına gelecekti.

"Ben hazırım. Ne zaman gelirsin? otel çıkışında bekliyorum." yavaş adımlarla çıkış kapısından çıktı. Çıkarken oteldeki çalışanlar Jimin'e veda etmişlerdi. Jimin telefonu sıkarak onlara el sallamıştı.

Dışarıya çıktığında hafif soğuk rüzgar tüm bedenini ele geçirmişti. İyi ki ceketimi giydim diye geçirdi aklından.
Tek elini ceketinin cebine sokarak bekledi. Otelin önündeki uzun ağaçların yaprakları hülyalı şekilde bir o yana bir bu yana savruluyordu.

"Tamamdır hayatım beş dakikaya oradayım." dedi ve aramayı sonlandırdı.
O telefonu kapatınca Jimin'in içini bir endişe kaplamıştı, ya yapamazsam diye düşünüyordu.
Bugün oldukça garip bir güne uyanmıştı zaten bunun da etkisi vardı.

Henüz üç dakikayı geçmemişti fakat girişte onun arabası görününce Jimin olduğu yerde adımladı. Stresini azaltmaya çalışıyordu.
İçindeki endişeyi yüzüne yansıtmadığını biliyordu, Jimin asla duygularını yüzüne yansıtmazdı ama yine de tedirgindi.
Onun birden her şeyi fark etmesinden korkuyordu.

Don't Leave Me ٭ JikookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant